sık sık arabanın içini alt üst ederler ya da dengesiz biçimde sürerler. | Open Subtitles | و كثيرا ما اكتشف من خلال خبراتى أنه يحاول قيادتى بأسلوب غير مناسب |
sık sık Ne kardeşim düşünmek Olmak için büyüdü olurdu. | Open Subtitles | كثيرا ما أفكر كيف أن أخي كيف سيكون لو كبر |
Onun ciddi çizimleri sık sık espri unsurlarıyla buluşmuş. | TED | رسوماته للأشكال الجديَة كثيرا ما تُصنع بشكل طبقات بطريقة فكاهية. |
Şimdi, öte yandan, yirminci yüzyılın ikinci yarısında, sık sık sanatın inişte olduğu söylenir. | TED | الآن، على الجانب الآخر، فى النصف الثانى من القرن العشرين، كثيرا ما يذكر أن الفنون فى تدهور. |
Adadaki sınırlı yemek ve alan sıklıkla yoğun rekabete yol açar. | Open Subtitles | محدودية الغذاء والمكان على الجزر الصغيرة كثيرا ما تؤدى للتنافس الشديد. |
sık sık sorduğum konu... ...bunun ne zaman gerçekleşeceğidir. | TED | المسألة إذا, كثيرا ما سُؤلت هذا السّؤال, هو متى سيحدث هذا؟ |
Babasına yardım ediyor. Bizim ofise de sık sık geliyor. | Open Subtitles | تخرج من ريكويو كثيرا ما يأتي لمكتبنا مع والده |
Seni sık sık kitapçıda görüyorum. | Open Subtitles | لقد لاحظت أنّك كثيرا ما تزورين متجر الكتب |
Tramvaydayken sık sık düşünürüm. | Open Subtitles | كثيرا ما أفكر في ذلك عندما أكون في الترام. |
Evet, sık sık kiliseye gidip teşekkür etmenin özel yollarını deniyor. | Open Subtitles | نعم , انه كثيرا ما يذهب إلى الكنيسة لتقديم شكر خاص لهذا |
Çocukken oynadığımız oyunları sık sık hatırlıyorum, bizi birbirimize bağlayan suç ortaklıklarımızı, tartışmalarımızı, gayretlerimizi ve kardeşçe sevgimizi. | Open Subtitles | كثيرا ما أتذكر الألعاب لعبنا كالأطفال، هذا التواطؤ التي جلبت لنا معا، لدينا خلافات، حماسنا |
Sen geçtikten sonra, tekniğine bakmak için sık sık arkama dönerim. | Open Subtitles | كثيرا ما أستدير بعد أن تمري لأقدّر طريقتكِ |
Seni sık sık üstümdeyken hayal etmişimdir ama hiçbiri böyle değildi. | Open Subtitles | انت تعلمين اني كثيرا ما تخيلتك فوقي ولكن لم يكن الامر هكذا ابدا |
Buzul erime tartışmalarında sık sık | Open Subtitles | واحدة من الأشياء التي كثيرا ما نسمع في النقاش الدائر حول تغيير الكتل الجليدية هو |
Basına sık sık polis kuvvetlerindeki yozlaşmadan bahsederdi. | Open Subtitles | و كثيرا ما تحدّث للصحافة عن الفساد في الشرطة |
Eğer gençken sen uyurken, ı sık sık sizinle otururdu. | Open Subtitles | عندما كنت أصغر سنا، وأنا كثيرا ما الجلوس معك أثناء النوم. |
Bilirsiniz, erkek gruplaşmalarından sık sık söz edildiğini duyarız ve bunlar birçok kurumda gerçekten hâlâ varlıklarını sürdürüyor. | TED | تعلمون، كثيرا ما نسمع عن شبكات الأصدقاء القدامى الطيبين، بالتأكيد هم على قيد الحياة وعلى ما يرام في العديد من المؤسسات. |
Fakat biz sık sık bunu yapmayan gemiler buluyoruz. | TED | لكننا كثيرا ما نجد سفناً لا تفعل ذلك. |
Biri onun arkasından konuşunca sık sık arkasını dönüyor. | Open Subtitles | كثيرا ما يلتفت عندما يتحدث شخص ما خلفه |
Bunu neden yapmadığımı, kendime sık sık sorarım. | Open Subtitles | كثيرا ما أسأل نفسي لماذا لم افعل ذلك |
Ancak göze çarpan şey ise, bu farklılıkların sıklıkla göz ardı edildiğini öğrenmemizdi. | TED | ولكن الأهم من ذلك، أن ما نعرفه عن هذه الاختلافات كثيرا ما يتم تجاهله. |