büyük bir martı sürüsü siste kaybolmuş, ve doğruca bir sürü ışığın olduğu şehre girmişti. | Open Subtitles | جماعات كثيره من الطيور البحريه قد فقدت طريقها في الضباب وتوجهت للمدينه حيث يوجد الضوء |
- Son zamanlarda bir sürü kamyon kaybettik. - Evet, bu doğru. | Open Subtitles | فقدنا شاحنات كثيره في الاشهر الاخيره نعم , هذا صحيح |
Bana kurtarılacak tek kişi benmişim gibi geliyor bu yüzden birkaç sandviç yemek istememin fazla bir şey olmadığını düşünüyorum. | Open Subtitles | انظر الي وفكر هل انا الوحيد هنا الذى بحاجه لانقاذ لذا اعتقد ان زوج من السندوتشات كثيره جداً لتسأل عليها |
İşte bu sebeple, bazı insanların kansere yakalanması için genleri çok fazla değişime ihtiyaç duymaz. | TED | ولهذا السبب أحيانا جينات شخص ما لا تحتاج لتغييرات كثيره ليصاب بالسرطان. |
Canlı canlı gömülme, hadim etme ya da başka birçok şey olabilir. | Open Subtitles | قد يكون الدفن حيا , او الإخصاء .لأحدهم او اشياء اخرى كثيره |
İyi bir mongrel pek çok açıdan bir zenci gibidir. | Open Subtitles | حسناً فى أحوال كثيره الكلب المهجن الجيد يكون مثل الزنجى. |
Bu kadar büyük bir delik açarak çok zahmete girmiş. | Open Subtitles | شخص ما وقع في مشاكل كثيره ليحفر حفره بهذا العمق |
Bakacağımız o kadar çok yer var ki, sanırım taktiğimizi değiştirmemiz. | Open Subtitles | هناك اماكن كثيره تحتاج تغطيه .. لدرجة أننى أعتقد أنه يجب تغيير طريقتنا |
İşimi yapmazsam, bir sürü ceset torbasının dolacağını anladım komutanım. | Open Subtitles | ما افهمه هو ان اكفان كثيره ستملأ مالم اقم بمهامى , سيدى |
Bir sürü iş var ve sizin gibi iyi adamım yok. | Open Subtitles | لدي اعمال كثيره.ولكن ليس لدي رجال بكفائتكم |
Sen ve ağabeyin için bir sürü eroin taşıdım ama aslan payını siz aldınız. | Open Subtitles | اسمع انا سويت اشياء كثيره لك ولاخوك وانتم كوشتو على كل شي |
Dosyasına bakın. Bir sürü anlamsızlık var. Bazı özel soru işaretleri var. | Open Subtitles | هناك تناقضات كثيره فى ملفها والكثير من الأسئله |
Cuore Matto'yu ve başka bir sürü şeyi seven Ignacio'yu. | Open Subtitles | و الذي كان يحب Cuore Matto و أشياء أخرى كثيره |
Ayrı ayrı, o kadar da değerli olmuyorlar, hep birlikte çok daha fazla kazanabiliriz. | Open Subtitles | ونتقاسم الجائزه, ليست كثيره لواحد ولكن ليس حينما تجمعهم جميعا. |
"Çok fazla eksiğimiz vardı..." diyebildi ve sandalyeye yığıldı kaldı. | Open Subtitles | لقد كان هنالك أوجه خلل كثيره ثم سقط منهاراً على كرسيه |
Diğer seçenek hapishane olduğuna göre, fazla seçeneğim yok, değil mi? | Open Subtitles | منذ كان البديل هو السجن لم يكن لدي إختيارات كثيره.. ألديكِ أنتِ ؟ |
Buradan fazla gözükmüyor değil mi? | Open Subtitles | أنظر إليها من هنا. إنها لا تبدو كثيره .. أليس كذلك ؟ |
Kira 17 yaşında, Lewis, birçok şey hakkında emin değil. | Open Subtitles | ولقد كانت غير متيقنه من أشياء كثيره أنا أؤمن بالله |
Nişan yüzüğünün tek bir tarzı olduğunu sanıyordum. birçok tarzı olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | إعتقدت ان خاتم الخطوبه بشكل واحد, لم أعرف أنه يوجد أشكال كثيره |
Konvoyla temas sağlayan diğer birçok denizaltıdan sinyal almaya devam ediyorduk. | Open Subtitles | لقد ألتقطنا عدة أشارات من غواصات أخرى كثيره تلقت هى الأخرى تعليمات بالتعامـل مـع تـلك القافلـه |
Birbirimizi görene kadar pek çok ay döngüsü geçmesine gerek yok. | Open Subtitles | فقط لاتدع دورات كثيره للقمر قبل أن أراك مجدداً |
Havada uçuşan o kadar çok ıvır zıvır var ki, sana da bir tane denk gelir üzülme. | Open Subtitles | لا تقلق ,طالما هناك شظايا كثيره لابد انك ستُصاب |
Birçokdüşünceden ve bir çok uykusuz geceden sonra, işte kararım. | Open Subtitles | بعد تفكير عميق وليالي كثيره من النوم هذا ما قررته |