asılmış gecenin yanağına sanki bir Habeş'in kulağındaki değerli mücevher gibi. | Open Subtitles | تبدو كأنها تتعلق بوجنة الليل كجوهرة ثمينة فى أذنى سيدة أثيوبية |
En iyi ihtimalle seni kolumdaki göz kamaştırıcı bir mücevher zannederler. | Open Subtitles | من الأفضل أن يروكِ كجوهرة لامعة تحيط بذراعي. |
Söz ver bana mücevher gibi takarım ben de. | Open Subtitles | عندئذ بوسعي ارتدائها كجوهرة |
- Ancak hâlâ orada durup bir mücevher gibi parlıyor. | Open Subtitles | والى الان لازالت هناك؟ - تلمع كجوهرة |
Deryanın ortasında, bir mücevher gibi parlıyor Rodos. | Open Subtitles | تتألق (رودس) كجوهرة وسط البحر |