Ufak bir yalan bu, ama artık onun da oynadığından eminiz. | Open Subtitles | انها كذبة صغيرة ، ولكننا متأكدون الآن انه سيلعب معنا |
Ufak bir yalan söylemek, küçük bir altın çalmak önemsiz bir yemini bozmak, değil mi? | Open Subtitles | أحدثت كذبة صغيرة سرقت ذهباً قليلاً خرقت نذراً بسيطاً صحيح؟ |
Ne bileyim, onu rahatlatacak Ufak bir yalan söyle. | Open Subtitles | لا أعلم، كذبة صغيرة قد تجعله يسترخي ثم سنقوم |
Ve öğrense bile, küçük bir yalan O'nu incitmez. | Open Subtitles | وحتي لو وجب أن نعلمه ، كذبة صغيرة لن تجرحه |
Bazen acı verici bir gerçeği söylemektense küçük bir yalan söylemek daha asildir. | Open Subtitles | من النبل أحياناً أن تقول كذبة صغيرة عوضاً عن حقيقة مؤلمة. |
Senin başarılı olduğun yerde muntazam küçük bir yalan var. | Open Subtitles | هناك كذبة صغيرة محكمة أين خرجت منها كمنتصر. |
Doğrusunu söylemek gerekirse, Ufak bir yalan uydurdum. | Open Subtitles | سأخبرك الحقيقة، كذبة صغيرة. |
Ufak bir yalan. Ama kaçış yalanı. | Open Subtitles | كذبة صغيرة ولكنها كذبة للهروب |
Ufak bir yalan. | Open Subtitles | كذبة صغيرة فحسب |
küçük bir yalan büyük bir yalan oldu ve daha da büyüdü sonunda kendimi bu yalanların arkasına sakladım. | Open Subtitles | كذبة صغيرة واحدة أدّت إلى كذبة أكبر وكذبة أكبر |
Devika Aarush'u aldattı. O sadece küçük bir yalan söyledi. | Open Subtitles | لقد كذب كذبة صغيرة ، وما قد يعني ذلك؟ |
küçük bir yalan duyduğun zaman, Neyse odur. | Open Subtitles | عندما تسمع كذبة صغيرة هذه ماهي عليه |
Yoksa aptal, acemice küçük bir yalan mıydı? | Open Subtitles | ام أنها كانت كذبة صغيرة ؟ |
küçük bir yalan, kartopu gibi büyüdü. | Open Subtitles | تجمعت من كذبة صغيرة |
küçük bir yalan. | Open Subtitles | كذبة صغيرة |