Ve Riley'i öldürmek için sebebi var, bir görgü tanığımız var, kurbanı tehdit etmiş, suç işlendiğinde nerede bulunduğu hakkında yalan söyledi. | Open Subtitles | ولديه الباعث لقتل رايلي وقد رآه شاهد عيان لقد هدد الضحية ومن ثم كذب بخصوص عذر تغيبه |
- Konuş! - Pekala, kan grubu hakkında yalan söylemiş. | Open Subtitles | انطقها - حسنا أمي، لقد كذب بخصوص زمرة دمه - |
Neden doğru olmayan bir olay hakkında yalan söylesin? | Open Subtitles | اذا , لماذا كذب بخصوص قصة لم تكن صحيحة ؟ |
Boynu kırılmadan dakikalar önce onunla seks yapmadığı yalanını söyledi. | Open Subtitles | كذب بخصوص ممارسة الجنس معها قبل دقيقة من كسر عنقها |
Öldürüldüğü gece onun evinde olmadığı yalanını söyledi. | Open Subtitles | كذب بخصوص تواجده في منزلها في الليلة التي قتلت فيها |
Yaralandığı konusunda yalan söyledi ve bunun en önemli semptomu hafıza kaybı. | Open Subtitles | و كذب بخصوص اصابة و العرض رقم 1 للاصابة هي فقدان في الذاكرة |
Demek evliliği hakkında yalan söyledi. | Open Subtitles | لغرض استشارات زواج اذن لقد كذب بخصوص زواجه |
Bunun hakkında yalan söylemişse, her şey hakkında da söyleyebilir. | Open Subtitles | لو كذب بخصوص هذا سوف يكذب بخصوص كل شيء |
Neden onun hakkında yalan söylesin k? | Open Subtitles | لماذا كذب بخصوص معرفته بها؟ |
Bu duruşma süresince, deliller bize Erich Blunt'ın, Cindy Strauss'la olan ilişkisinin boyutu hakkında yalan söylediğini ortaya koyacak. | Open Subtitles | اثناء سير المحاكمة الأدلة ستظهر ان (ايرك بلانت) كذب (بخصوص طبيعة علاقته مع (سيدني ستراوس |
John Gim... dişetleri sigara hakkında yalan söylediğini gösteriyor. | Open Subtitles | (جون كيم)... لثته تشير بإنه كذب بخصوص التدخين. |
Birisinin bebekten korktuğu veya ilişkiyi bitirmek konusunda yalan söylediği ilk sefer olmaz. | Open Subtitles | ليست المرة الأولى التي يبتعد فيها شخص بسبب طفل أو كذب بخصوص نهاية علاقة ما |
Allison Pond konusunda yalan söylüyor. | Open Subtitles | ـ هل تحصلت اي شيء من (تيم)؟ (ـ انه كذب بخصوص (ألسون بوند |