Sana yalan söylemesi Will Graham'e gerçeği söylediğine dair şüphelerimi ortadan kaldırıyor. | Open Subtitles | واقع أنه كذب عليك يجعلني أكثر تيقنا من قوله الحقيقة لويل جراهام |
Sana yalan söylemesi Will Graham'e gerçeği söylediğine dair şüphelerimi ortadan kaldırıyor. | Open Subtitles | واقع أنه كذب عليك يجعلني أكثر تيقنا من قوله الحقيقة لويل جراهام |
Güvendiğin bir insanın Sana yalan söylediğini öğrenmenin nasıl hissettirdiğini biliyorum. | Open Subtitles | أعرف كيف تشعر لتعرف أن شخصاً تحبه كذب عليك |
Ratcliffe herşey hakkında size yalan söyledi | Open Subtitles | لقد كذب عليك ريكليف فى كل شىء. |
Dürüst olmak gerekirse, yalan söyledikten sonra sana değer verdi daha sonra bunun için çok çabaladı, yani yalan söylemiş sayılmaz. | Open Subtitles | لنكن عادلين، كذب عليك قبل أن كان يهتم بك و ثم حاول بشدة أن يصدق فلن تكون كذبة بعدها |
Yeğenini kurtarmaya çalışıyorsun ama o Sana yalan söyledi. | Open Subtitles | أنتي تحاولين مساعدة ابن أخيك وهو كذب عليك بالأساس |
O, Sana yalan söyledi, aldattı diye intihar mı etmen gerekiyor? | Open Subtitles | خانكِ, كذب عليك و أقام العلاقات وأنتِ ستنتحرين؟ |
Eğer şimdi, istersen bilgisayarların bunu onaylamasını bekleyebilirsin, ama Wade Crewes cinayet silahı konusunda Sana yalan söylemiş. | Open Subtitles | الان يمكنك ان تنتظر الحواسيب ,لتاكد هذا ان شئت لكن وايد كروز كذب عليك عندما اخبرك انه رمى سلاح الجريمة |
Eğer şimdi, istersen bilgisayarların bunu onaylamasını bekleyebilirsin, ama Wade Crewes cinayet silahı konusunda Sana yalan söylemiş. | Open Subtitles | الان يمكنك ان تنتظر الحواسيب ,لتاكد هذا ان شئت لكن وايد كروز كذب عليك عندما اخبرك انه رمى سلاح الجريمة |
Baban Sana yalan söyledi. Sana gerçeği söyleyemeyecek kadar korkaktı. | Open Subtitles | والدك كذب عليك كان أجبن مِنْ أنْ يخبرك الحقيقة |
İyi yönünden bakıldığında Sana yalan söyledi. Kötü tarafında ise- | Open Subtitles | في أحسن الأحوال، هو كذب عليك أو فعل الأسوأ |
Bak evlat. Sana yalan söyledi. Gerçek şu ki, sen asla Başkan olamayacaksın. | Open Subtitles | اسمع يا فتى, هو كذب عليك الحقيقة أنك لن تكون رئيساً أبداً |
Uçakta tanıştığınız ilk günden bu yana Ryan Sana yalan söyledi. | Open Subtitles | أعني، منذ قابلتيه في أول مرة ،على الطائرة في ذلك اليوم لقد كذب عليك |
O da diyor ki, önemli olan dedemin buraya gelmemek için Sana yalan söylemiş olması. | Open Subtitles | وهي تقول ما هو المهم أن الجد كذب عليك للخروج من المجيء إلى هنا. |
Sen de benim gibi etten kemiktensin, oğlum. Apophis Sana yalan söyledi. | Open Subtitles | انت لحم ودم مثلى يابنى ابوفيس كذب عليك |
Raghavan dedi ki... - Raghavan Sana yalan söyledi Khan. | Open Subtitles | ... لقد قال راجهافان راجهافان كذب عليك يا خان - |
--Yani size yalan söyledi. | Open Subtitles | إذاً ، كذب عليك - اجل ، كذب علي - |
Başından beri size yalan söyledi! | Open Subtitles | لقد كذب عليك طوال الوقت |
Yani insanlık tarihindeki en büyük buluşu bize yalan söyleyen bir adama emanet edelim öyle mi? | Open Subtitles | إذا سنضع ثقتنا في أعظم أكتشاف في التاريخ البشري لرجل كذب عليك صحيح ؟ |