Benim için öyle. Bu eve gelmemin ve işi, hayalet yazarlığı almamın sebebi. | Open Subtitles | هي كذلك بالنسبة لي لهذا جئت إلى هذا المنزل لهذا أخذت هذه الوظيفة. |
Belki sizin için öyle ama benim için değil. | Open Subtitles | ربما يكون حلما بالنسبة لك لكنه ليس كذلك بالنسبة لي |
Evet, ama senin için öyle değil, William. | Open Subtitles | نعم ، و لكنها ليست كذلك بالنسبة لك ، ويليام |
Onlara göre geçmiş, aşağı inebilecekleri bir kanyon olabilir gelecek de tırmanacakları bir dağ olabilir ama bize göre öyle değil! | Open Subtitles | وبالنسبة لهم قد يكون الماضي كوادٍ يستطيعون النزول فيه والمستقبل كجبل يتسلّقونه لكنّه ليس كذلك بالنسبة لنا، مفهوم؟ |
Benim için öyleydi. Evde zaman geçirmezdim. | Open Subtitles | لقد كان كذلك بالنسبة لي، إنني لا أتذكر متى فررت بعيداً عن أسرتي! |
Sana ilginç gelmiyorlar, ama bizim için öyleler. | Open Subtitles | ليسا مثيرين للإهتمام بالنسبة لك لكنهما كذلك بالنسبة لنا |
Benim için öylesin. | Open Subtitles | انت كذلك بالنسبة لي |
Senin için olmayabilir, ama benim için öyle. | Open Subtitles | ـ ربما ليس بالنسبة لكِ لكن أنها كذلك بالنسبة لي |
- Öyle! - Sizin için öyle. Harika bir hafta sonu geçireceksiniz. | Open Subtitles | هو كذلك بالنسبة لكما ستمضيان عطلة اسبوع رائعة |
Yani, bizim için öyle değildir. Belki, onda daha iyi çalışıyordur. | Open Subtitles | حسناً , إنها لا تعمل كذلك بالنسبة لنا ربما هو يمتلك شيء أفضل |
Erkeklerin kaybedecek bir şeyi yok ama kadınlar için öyle değil. | Open Subtitles | على الرغم من أن الرجال ليس لديهم مايخسرونه ولكن الامر ليس كذلك بالنسبة للنساء |
Çünkü sen en büyük zayıflığımsın. Korkarım ben de senin için öyle olacağım. | Open Subtitles | لأنّكَ نقطة ضعفي الأعظم، وأخشى أنّ أكون كذلك بالنسبة إليكَ. |
Benim için öyle değil. | Open Subtitles | . ربما بالنسبة لك , لكنه ليس كذلك بالنسبة لي |
Eşcinsel biri için öyle. | Open Subtitles | إنها كذلك بالنسبة للشخص الشاذ.. |
- Benim için değil. - Benim ve ajans için öyle. | Open Subtitles | -ليست بالنسبة لي هي كذلك بالنسبة لي و الوكالة |
Ben senin için öyle olmasam bile. | Open Subtitles | حتى لو لم أكن كذلك بالنسبة لكي. |
Bunu söyleyeceğim için kendimi çok kötü hissediyorum ama o benim için tamamen bir yabancı ama ben onun için öyle değilim. | Open Subtitles | إنني أشعر بالذنب لقولي هذا، ولكن... إنه شخص غريب تماماً بالنسبة لي، ولكنني لست كذلك بالنسبة له، |
Bana göre öyle. | Open Subtitles | أوه، حسنا. إنها ليست كذلك بالنسبة لي. |
Bob ve Margie Carlsen'a göre öyle değilmiş. | Open Subtitles | الأمر ليس كذلك بالنسبة إلى "بوب "ومارجي كارلسن |
- Bizim için öyleydi. | Open Subtitles | كان كذلك بالنسبة لنا |
Evet, benim için öyleler. | Open Subtitles | -أجل، حسناً، إنّها كذلك بالنسبة لي |
Benim için öylesin. | Open Subtitles | أنتس كذلك بالنسبة لي |
Senin için orospu çocuğu olabilir, ama benim için değil. | Open Subtitles | قد يكون سافلاً بالنسبة لك لكنه ليس كذلك بالنسبة لي |
kendim için değil. Senin için de öyle olmadığını düşünüyorum. | Open Subtitles | ليس بالنسبة لي، ولا أعتقد أنه كذلك بالنسبة لكِ. |