"كذلك ليس" - Traduction Arabe en Turc

• değil

Anlıyorum. Oh... bence anladığını söylüyorsun ama anlamıyorsun, tam olarak değil.
أنت تقولين بأنك تتفهمين الأمر و لكنك لست كذلك, ليس تماماً

Anladığından emin değilim. Gerçek bir şey için değil en azından.
أنا لست متأكده أنك كذلك , ليس من أجل شئ حقيقي

Ayrıca, tasarım abidesi değil, tasarımın faydasına dair bir eser.
وهو كذلك ليس بنصب تذكاري للتصميم، إنه نصب تذكاري لنفعية التصميم.

Bu, Makedonya’dan kes yapıştır yapacağı bir şablonla Myanmar’a uçan bir müşavir değil. Bu kızgın bir tvit de değil.
فالأمر ليس أن مستشارًا يذهب إلى ميانمار بقالب نسخه من مقدونيا يريد تطبيقه في ميانمار، كذلك ليس تغريدة غاضبة.

Pekala, öyle değil, şekerci dükkanında olmak gibi değil.
مثل أن تكون فى متجر حلوى حسنا,انه ليس كذلك ليس مثل متجر حلوى

Bana sadece at sürmeyi değil de kılıç kullanmayı da öğretsen harika olurdu.
سيكون هذا عظيماً أن اعتقدت أنني كذلك ليس فقط كيف تركب حصاناً بل كيف تقاتل بالسيف أيضاً

Hayatım, sorun o değil. Onunla hiçbir alakası yok.
حبيبي ، ليس الأمر كذلك ليس للأمر علاقة بذلك

Burası sıkışık falan değil.
إن المكان هنـا ليس بضيـق إنـه ليس كذلك ليس كذلك علـى الإطـلاق

Öldürmeklede engellemek mümkün değil Çünkü bu müslümanlar sürekli ölüyor...
و قتلهم كذلك ليس حلاً , فهؤلاء المسلمين يتكاثروا بوتيرة لا تـُصدق

Cüceler ülkesinin valisini eğlendirmek zorunda olan o değil tabi.
بالطبع إنها كذلك ليس عليها ترفيه عمدة البلدة الصغيرة

- Biliyorum, yaptığını biliyorum ve bu hastalığa yakalanmış olman senin suçun değil ama bazen çok çaresiz hissediyorum.
أعلم, أنك كذلك ليس خطأك أنك مريضة أحيانا, يبدو الأمر ميؤوس منه

Epey bir süre kullandım çünkü. Çocuklarım da taşıyor. Büyütülecek bir şey değil.
لأنني كنت أحمله لبعض الوقت والأولاد كذلك, ليس بالأمر الجلل

Hayır, değil. "Eşyalarını Büyük Meziyetle Hazırlamış Kişi" demek.
كذلك ليس لا الامتياز و المهارة ذو الامتعة حازم تعنى انها

Kaldı ki olsa bile ama değil Mrozak davası konusunda herhangi bir yetkim yok.
وحتي لو كنت مهتمة بقضية مروزك وانا لست كذلك ليس لدي أي ولاية قضائية على قضية مروزك

Hayır değil, ...hiç değil hem de.
لا، ليست كذلك ليس تماماً حسناً ينبغي أن تكون كذلك

Onun adına intikam almakta benim hakkım değil.
والجواب كذلك ليس لي الحق ان انتقم بإسمها

Böyle bir tetikleyici varken kendini kaybetmesi şaşırtıcı değil.
عامل توتر كذلك ليس بالمفاجئ انه انفجر بالنهاية

Aslında farklı olmak o kadar da zor değil.
كذلك ليس من الصعب أن تكون مختلفا

Artık değil.
ليست كذلك ,ليس بعد الان اراك غدا يا بيل

Ben de öyle. Bu dostluğa bir engel değil.
و أنا كذلك ليس هذا مقياساً للصداقة