Kız kardeşi bana, onun tanıdığı en tatlı, en cömert insan olduğunu söyledi. | TED | وأخته تخبرني أنه كان ألطف وأكثر من عرفتهم من البشر كرمًا. |
Daha çok az şey verebilen insanlar cömert oluyor. | Open Subtitles | أوتعلم، اكتشفت أن مَن يمتلكون القليل لوهبه هم أكثر الناس كرمًا |
Efendim, kardeşim sizin en cömert ve bağışlayıcı hükümdar olduğunuz söyledi. | Open Subtitles | مولاي، شقيقتي أخبرتني أنكَ أكثر الملوك كرمًا وتسامح. |
Onun hayır kurumu bugün en cömert bağış severler için bir etkinlik düzenleyecek. | Open Subtitles | إنه يحمل مزاد صغير اليوم لأكثر المتبرعين كرمًا. |
Benden daha cömert görünmeliydi. | Open Subtitles | لابد أنها أرادت أن تكون أكثر كرمًا مني. |
Keşke ona daha cömert davransaydın. | Open Subtitles | أتمنى لو أنّك كنتَ أكثر كرمًا معه. |
Onu en cömert ve keyifli bir insan olarak bulacaksın. | Open Subtitles | ستجدُها أكثر الأشخاص كرمًا و إبهاجًا. |
Bayan Fell bu sunum için cömert bir şekilde elini sunmayı önerdi. | Open Subtitles | "ما توصّل إليه في بحثه" سيّدة (فيل) تطوّعت كرمًا بيدها... |