Ben kalırken, onların gidişini görmekten nefret ediyorum. | Open Subtitles | لطالما كرهتُ رؤيتهم يموتون بينما لا أزال هنا على قيد الحياة |
Ağlamaktan nefret ediyorum | Open Subtitles | أنا كرهتُ البكاء، لا يمكن أن يكون هناك هدوء. |
Sonra nefret ettim o köpekten. Ve catının üstüne attım. | Open Subtitles | كرهتُ ذلك الكلب بعد ذلك، ودميتُه على السقف. |
Bu bel çantasından hep nefret ettim. Üstündeki kan değil mi? | Open Subtitles | لقد كرهتُ دوماً حقيبة الظهر هذه تلك دماء عليها، صحيح؟ |
Pekala, sanırım oraya gitmen gerekecek. Ben otobüse binmekten hep nefret etmişimdir. | Open Subtitles | أظنُّ أنكِ في حاجةِ لوسيلة تأخذك إلى هناك لطالما كرهتُ حافلة المدرسة |
Tanrım, çocukken kitaplardan nefret ederdim. Yüksek sesle okumaktan. | Open Subtitles | ربّـاه، لقد كرهتُ الكتب في طفولتي، قرائتها بصوتِ مرتفع |
Yemeğe formayla gelmen hiç hoşuma gitmedi çünkü futboldan nefret ederim. | Open Subtitles | كرهتُ ارتداءك قميصاً لكرة القدم على الغداء لأنّي أكره كرة القدم |
Babamdan nefret etmiştim ama aynı ona benzeyen birine aşık olmuştum. | Open Subtitles | . كرهتُ أبي ، لكني وقعتُ في حُبّ شخص شبيـهً به |
İşletme okullarından nefret ediyordum. Bu yüzden bıraktım. | Open Subtitles | لقد كرهتُ المدرسة التجارية، لذا تركتُها. |
Bu hikayeyi duyduğumdan beri, içkiden nefret ediyorum. | Open Subtitles | هل تعلمين أني بعد أن سمعتُ هذه القصة كرهتُ الخمر, والذين يشربونه أيضاً |
Bilmiyorum, herkes gibi ben de kaybetmekten nefret ediyorum, ama bu yıl benim için bir kazanım olacak. | Open Subtitles | أنا لا أعلم. لقد كرهتُ خسارتنا بقدر الجميع. و لكن هذه السنة لم تكن تدور حول الفوز. |
Anlıyorum, böyle aşağılık adamlardan nefret ediyorum hayatımı onun için mahvetmeyi reddetmiştim. | Open Subtitles | أفهميه, أنني كرهتُ ذلك المخلوق الرجولي بشدة... إلى درجة أنني رفضتُ أن أدمّر حياتي لأجله. |
Annem öyle yapardı. Ondan gerçekten nefret ediyorum. | Open Subtitles | اعتادت والدتي فعل هذا، كرهتُ هذا الفعل حقاً! |
Kendi evimde izlendiğimi hissetmekten nefret ediyorum. | Open Subtitles | كرهتُ الشعور بأنني مراقبة في منزلي |
Tüm o fatura işleriyle onu tek başına bıraktığım için kendimden nefret ettim. | Open Subtitles | لقد كرهتُ نفسي لتركها لفحص تلك الفواتير لوحدها. |
Her saniyesinden nefret ettim. En sonunda seni gördüğüm an dışında... | Open Subtitles | لقد كرهتُ كُل لحظة من ذلك لحين رأيتكِ تمشين في ممر الكنيسة. |
Yerine getirmekten iliklerime kadar nefret ettim. Ama yine istese yine yaparım. | Open Subtitles | كرهتُ فعلها، لكن سأفعلها مجدداً إن طلب منّي ذلك. |
Yerine getirmekten iliklerime kadar nefret ettim. Ama yine istese yine yaparım. | Open Subtitles | كرهتُ فعلها، لكن سأفعلها مجدداً إن طلب منّي ذلك. |
Bunlardan hep nefret etmişimdir. Kötü bir alışkanlık. | Open Subtitles | لطالما كرهتُ تلك الأشياء عادةٌ سيّئة |
Ben okulda geçirdiğim her lanet dakikadan nefret etmişimdir. | Open Subtitles | ... . أنا كرهتُ كل دقيقة أمضيتها هناك |
nefret ederdim yaşamaktan. | Open Subtitles | بالرغم من أنّي كرهتُ العالم في ذلك الوقت.. |
Öyle azmis ve kuru bir sekilde kalmaktan nefret ederim. | Open Subtitles | أعني, كرهتُ أن أُترك منتشية و جافّة |
Ben de istifa ediyorum bebek! Bu delikten ilk günden beri nefret etmiştim. | Open Subtitles | وأنا أيضًا يا عزيزتي، لقد كرهتُ هذا المكان القذر منذ أوّل يوم. |
- Hayır, ben sadece işinden nefret ediyordum. | Open Subtitles | كلا، لقد كرهتُ فقط ما كان يفعله، ليكسب قوته سيدتي... |
Moo Taek'ten nefret ettiğim zamanlar olmuştu. | Open Subtitles | هناكَ أوقات حيث كرهتُ فيها موو تايك. |