"كرهها" - Traduction Arabe en Turc

• nefret ediyor
• nefret ediyordu
• Ondan nefret
• nefret ederdi
• nefretinin
• nefret etti
• nefret etmek
• nefret ettiği

Kim Elizabeth North'tan benden nefret ettiğinden daha fazla nefret ediyor?
ومن الذي تكرهه إليزابيث نورث أكثر من كرهها لي ؟

Bütün sorunu bu. Bu yüzden benden nefret ediyor
هذا ما في الأمر هذا هو سبب كرهها لي

Teknolojiden anlamasına rağmen nefret ediyordu.
كان يعرف التكنولوجيا لكنه كرهها

En popüler kızdı. Herkes ondan nefret ediyordu.
كانت أكثر الفتيات شعبيه و الجميع كرهها

Keşke Ondan nefret edebilsem ama edemiyorum. Edemiyorum çünkü yaşadıklarını biliyorum.
أتمنى لو استطيع كرهها ولكن لا استطيع لأنّي أدرك ما فعلتهُ.

Ama o da kendince kölelikten nefret ederdi.
على الرغم من أنه كرهها بطريقته الخاصة

Şu kalıtsal boyunbağı nefretinin haricinde oldukça iyi birine benziyor.
أعني، بغض النظر عن كرهها الموروث لأرتداء ربطات العنق ، فإنها تبدو لطيفة.

Seviceni biliyordum. Tony nefret etti, ama ingilizleri bilirsin.
عرفت أنك ستفعلين طومي كرهها , لكنه بريطاني

Ona kızgınım, ama Ondan nefret etmek kendimi iyi hissettirmeyecek.
أنا غاضب و لكن كرهها لن يشعرني بشعور أفضل

- Evet. Durun tahmin edeyim. Herkesin nefret ettiği başrol oyuncusu.
اسمح لي أن أحزر، كانت الممثلة التي كرهها الجميع

Benden nefret ediyor olması kızım olduğu gerçeğini değiştirmez.
كرهها لي لا يقلل من كونها ابنتي.

Ama Charlie'den çok kendinden nefret ediyor. Kürtaj yaptırmaya çalışırken kardeşini öldürdü. Gerçekten mi?
أجل، لكنها تكره (تشارلي)، أكثر من كرهها لذاتها، قتلت شقيقتها إجهاضاً لوليده.

Bu yüzden Zeus Hera'dan nefret ediyor.
وهو كرهها لذلك

Will işin her anından nefret etti. nefret ediyordu.
ويل كره كل ثانية في الوظيفة لقد كرهها

Bundan nefret ediyordu ve ben ona yaptırmaya devam ettim.
لقد كرهها و أنا أجبرته على المواصلة

Ondan nefret ediyordu.
لقد كرهها , لقد نشأ

Her zaman Ondan nefret etti. Ağzı bozuktu.
كرهها دائماً، كان يعنفها

Eski Larry, kız kardeşinden nefret ederdi ya?
-الذي كان يكره أختكِ -هل كرهها ؟

Korkunç bir resim. Kendi de nefret ederdi.
هذه صورة قد كرهها

Herkül'de onu diğer çocuklardan ayıran bir şeyler olduğunu biliyordu, belki de bu yüzden kendini tehdit altında hissetmişti, ve Herkül, yaşadığı her gün Hera'nın nefretinin bedelini ödüyor gibiydi.
لقد كانت تعلم بوجود شيء مختلف فى (هرقل) غير موجود موجود بباقى الأطفال وأن هذا يهددها بطريقة ما ويبدو أنه كان يدفع ثمن كرهها له كل يوم

Deb'e yaptığı şey için Ondan nefret etmek istiyorum ama edemiyorum.
"أودّ كرهها على ما فعلَته بـ(دِب)، ولكنّي لا أستطيع"

Bu yerden nefret ettiği kadar da değil.
ليس بقدر كرهها لهذا المكان