Bir oğlan doğurdu. Oğlan bir parça çörek istedi çünkü çok açtı. | TED | كان لهاته الفتاة ابن تمنى قطعة من كعكة محلاة لأنه كان في غاية الجوع. |
Bu aptal stajyer Jeff'in çörek kutusundaki son çöreği aldığı gerçeğini değiştirmiyor. | Open Subtitles | ولا يساعدني أخذ هذا المتدرب الغبي لآخر كعكة محلاة. |
Geçen hafta Kamboçyalı laboratuar teknisyeni toplama kampından nasıl kurtulduğunu anlatıyordu ve sen çörek almaya gittin. | Open Subtitles | مدهش الأسبوع الماضي، كان فنيّ المعمل الكامبوديّ يخبرنا بكيفية نجاته من المجازر الجماعيّة وأنتَ ذهبتَ لجلب كعكة محلاة |
Dostum, o kız polislere donut dükkanından daha çok hizmet vermiştir. | Open Subtitles | هذه الفتاة قد أعطت للشرطيين أكثر مما يعطيه محل كعكة محلاة. |
Hindistan cevizi ve şurupla soslanan kızartılmış bir çeşit donut. | Open Subtitles | كعكة محلاة مع شراب الورد وجوز الهند |
Herneyse, ben de çörek falan yerim o zaman. | Open Subtitles | مهما، أنا سآكل كعكة محلاة أو شيء ما |
Aman, olmuşken çörek olsun bari. Özür dilerim. Hâlâ çalışıyor mu? | Open Subtitles | أو ربما كعكة محلاة. أنا آسف لذلك. |
çörek şeklinde evren teorin büyüleyici, Homer. | Open Subtitles | نظريتك حول الكون الذي على شكل كعكة محلاة آسرة يا (هومر) |
Neden kendine bir tatlı çörek almıyorsun, Dombrowski? | Open Subtitles | لمَ لا تذهب وتحصل لنفسك كعكة محلاة يا (دومبروسكي) ؟ |
Al, çörek ye. | Open Subtitles | خذ هذه كعكة محلاة |
Al, çörek ye. | Open Subtitles | خذ هذه كعكة محلاة |