Hoşça kal. Bunların Hepsi benim çatımın altında oluyormuş. | Open Subtitles | ولكن أعتقد بأنني أتفق معه و كل ذلك كان يجري |
Her yerdeler! Hepsi benim hatam. | Open Subtitles | إنهم في كل مكان إن كل ذلك كان خطأي |
- Bunların hepsi gösteriş içindi. Muhbirlerinden biri herhâlde. | Open Subtitles | كل ذلك كان تمثيل لابد وأنّه أحد مُخبريها |
- Galiba onu tanıyor. - Bunların hepsi gösteriş içindi. Muhbirlerinden biri herhâlde. | Open Subtitles | كل ذلك كان تمثيل لابد وأنّه أحد مُخبريها |
Kendimi Tanrı'ya ve ülkeme adadığıma inanmamı sağladı ama Hepsi bir yalanmış. | Open Subtitles | لقد جعلنى اعتقد اننى اضحى بنفسى .من اجل الله والوطن .ولكن كل ذلك كان اكذوبه |
tüm bunlar kafamdan 2008'in sonuna doğru, elbette büyük ekonomik kriz olduğunda geçiyordu. | TED | كل ذلك كان يمر برأسي في أواخر عام 2008، عندما، بالطبع، وقع حادثة مالية كبيرة. |
Ona mesaj atıp her şeyin bir şakadan ibaret olduğunu söyleyeceğim. | Open Subtitles | أنا أعرف، أنا سوف ترسل له النص وأقول له كل ذلك كان مجرد مزحة. |
Hepsi benim kartımla alındı, değil mi? | Open Subtitles | كل ذلك كان على حساب بطاقتي، أليس كذلك؟ |
Her yerdeler! It Hepsi benim hatam. | Open Subtitles | إنهم في كل مكان إن كل ذلك كان خطأي |
Hepsi benim hatamdı. | Open Subtitles | كل ذلك كان ذنبي |
Hepsi benim suçum mu diyorsun yani? | Open Subtitles | إذاً تقول أن كل ذلك كان خطأي؟ |
Hepsi benim hatam. | Open Subtitles | كل ذلك كان خطأي. |
Ama Bunların hepsi değişmek üzereydi. | Open Subtitles | لكن كل ذلك كان على وشك أن يتغيّر الآن |
Bunların hepsi boşa gidebilirdi. | Open Subtitles | كل ذلك كان سيكون من اجل لا شىء |
Tüm taslaklarımız, bütün sıkı çalışmamız pişman pişman babana dönmen, Hepsi bir hiç uğruna olacaktı. | Open Subtitles | كل تصاميمنا وكل عملنا الشاق أضطررت للعودة زاحفاً لوالدك كل ذلك كان هباء |
Ancak Hepsi bir yanlış anlaşılmaydı. | Open Subtitles | ولكن كل ذلك كان مجرد سوء تفاهم |
Hepsi bir hafta önceydi. | Open Subtitles | كل ذلك كان بالأسبوع الماضي |
tüm bunlar mümkün çünkü zor sorunları beynimizin doğal olarak anlayabileceği bir şeye çeviriyoruz. | TED | كل ذلك كان ممكنا لأننا كنا قادرين على إيجاد طريقة لتحويل ذلك المشكل العصيب لشيء تقوم به عقولنا بشكل طبيعي. |
tüm bunlar bir öğrenci olarak benim için çözmesi zor, tam bir bilmece gibiydi. | TED | بالنسبه لطالب جامعي، كل ذلك كان بمثابة لغز من الصعب حله. |
Ama tüm bunlar, önümüzde kaldıracak daha çok yük olduğunu söyledi. | TED | و لكن كل ذلك كان يقول، لا يزال لدينا الكثير من العمل الشاق لنقوم به في المستقبل. |
Fakat birkaç gün sonra gazeteler oğlumun hırsız olduğunu yazınca her şeyin bir tezgâh olduğunu anladık. | Open Subtitles | وبعد أيام قلائل ظهرت الأخبار تتهم ابني بأنه لص فهمنا أن كل ذلك كان مجرد خدعة |