Ve aniden bir tank gördü Saraybosna'nın ana caddesinde yavaşça ilerleyen bu tank önüne çıkan her şeyi devirip geçiyordu. | TED | وفجأة .. ترى دبابة .. تسير ببطئ على طريق سراييفو الرئيسي .. تسحق وتزيح كل شيء يقف بطريقها. |
Buz yumuşak ve esnek olmasına rağmen, yoluna çıkan her şeyi yıkacak güçtedir. | Open Subtitles | الجليد ليّن ومرن وعلى الرّغم من ذلك فهو قادر على تدمير كل شيء يقف بطريقه |
Bu sebeple kara delik sonsuz kapasiteye sahip kozmik bir süpürgeye benzer, yoluna çıkan her şeyi silip süpürür ve hiçbir şeyi dışarı çıkarmaz. | TED | ولذا فإن الثقب الأسود يشبه مكنسة كهربائية كونية بقدرات لا نهائية، يلتهم كل شيء يقف في طريقه ولا يستطيع أي شيء الهرب منه. |
Yolumuza çıkan her şeyi satın alabiliriz. | Open Subtitles | بمقدورنا شراء كل شيء يقف في طريقنا |
Neden karşına çıkan her şeyi... böyle mahvediyorsun? | Open Subtitles | ... لما تدمر كل شيء يقف فى طريقك ؟ |
Neden karşına çıkan her şeyi... böyle mahvediyorsun? | Open Subtitles | ... لما تدمر كل شيء يقف فى طريقك ؟ |