- Yaptığı her şey tatlı. - Sweetie ne zaman geri gelecek? | Open Subtitles | . كل ما يفعله هو رائع إذن، متى سيرجع الرائع ؟ |
Caesar'ı tanıyorum. Onun Yaptığı her şey hız ve saldırıya bağlı olur. | Open Subtitles | أعرف قيصر، كل ما يفعله مبنيّ على السرعة والعدوان. |
Tüm yaptığı, canlıların; yaşadıkları ortama daha uygun hale getirilmesidir. | Open Subtitles | كل ما يفعله أنه يجعل المخلوقات أكثر تلاؤماً مع بيئتها |
Tüm yaptığı yemek, uyumak ve bira içmekti. | Open Subtitles | كل ما يفعله هو أن يأكل يشرب ينام ويشرب البيرة |
Tek yaptığı içmek. Neden onu eve almayı kabul ettiğimizi bilmiyorum. | Open Subtitles | كل ما يفعله هو الشرب, لا أعلم لما وافقنا على مشاركته |
İyi bir savaş liderinin yaptığı her şeyi yapan. | Open Subtitles | اي انه فعل كل ما يفعله قائد المعارك الجيد |
House'un Her yaptığını onaylamak rutinleşirse bu House'un tavırlarını House'un ekibinin, House'un tavırlarına tepkisini etkiler. | Open Subtitles | ان كانت الموافقة على كل ما يفعله هاوس هي نمط فهي تؤثر بطريقة تصرفاته انها تؤثر بتفاعل فريق هاوس |
Onun yaptığı tek şey de size geri bakmak olursa çok şanslısınız demektir. | Open Subtitles | وسيكون من حسن حظكم إن كان كل ما يفعله هو معاودة التحديق بكم. |
Çünkü Yaptığı her şey bize neden etkilendiğini gösteriyor. | Open Subtitles | لأن كل ما يفعله تعطينا فكرة عن الشئ الذي يحفزه |
Yaptığı her şey diğer insanlar için. | Open Subtitles | كل ما يفعله من أجل الناس الآخرين |
Yaptığı her şey güven kazandırmalı. | Open Subtitles | كل ما يفعله الآن هو لكسب الثقة. |
Son birkaç yıldır SAMCRO'nun Yaptığı her şey başlarına bela oldu ve herkes bunun farkında artık. | Open Subtitles | في الأعوام الماضية , كل ما يفعله "سام كرو " يعود للإرتداد عليهم الكل يعلم هذا الآن |
- Sütün hasını kullanıyorlar. - Cidden. O çocuğun Tüm yaptığı yedi gün 24 saat manda mozarellası yapmak. | Open Subtitles | على محمل الجد، كل ما يفعله 24 ساعة في اليوم، وقال انه يجعل الموتزاريلا. |
Bana Tüm yaptığı cinayeti soruşturmak gibi geldi.. | Open Subtitles | يبدو لي كل ما يفعله هو التحقيق بجريمة قتل |
Tüm yaptığı yemek, uyumak ve tuvaletleri tıkamak. | Open Subtitles | كل ما يفعله ياكل, ينام ويلبس القبقاب لذهاب الى الحمام |
Belki Tek yaptığı eve gelip, kanepede oturup TV izlemekti. | Open Subtitles | ربما كان كل ما يفعله هو الجلوس ومشاهدة التفاز |
Tek yaptığı beni saatlerce yoğunlaşmak ya da nefes almak için yalnız bırakmak. | Open Subtitles | كل ما يفعله هو تركي لساعات عديدة اركز او اتنفس |
yaptığı her şeyi bilmek istiyorum. | Open Subtitles | يجب ان اعرف كل ما يفعله هذا الرجل |
Robotlarının yaptığı her şeyi kontrol ediyorlar. | Open Subtitles | إنهما يتحكمان في كل ما يفعله الروبوت. |
Her yaptığını gözle. -Anlaşıldı. | Open Subtitles | -وراقب كل ما يفعله |
Şu an bu atın yaptığı tek şey yemek yiyip uyumak. | Open Subtitles | صحيح, هذه الحصان كل ما يفعله النوم والأكل |
Hayatımı insanların birbirlerine yaptıkları kötülükleri izleyerek geçirdim. | Open Subtitles | قضيتُ حياتي بأكملها أشاهد كل ما يفعله الناس الشريرة ببعضهم البعض |
Onu gözleyip, yaptığı bir şeye uyan bir ad vermeyi düşünüyordum, fakat bütün yaptığı uyumak ve salya akıtmak. | Open Subtitles | كنت أفكر بما يناسبه لكن كل ما يفعله هو النوم |
Richards'ın yaptığı tek iş, acı çektirmek. Kendi amaçları doğrultusunda yapabileceği hiçbir şey yok. | Open Subtitles | كل ما يفعله هو التسبب فى الألم مستحيل عليها أن تتلاعب به |