iki numaralı çocuk geri dönüyor ama omuzları hep yukarıda gibi gözüküyor. | TED | الطفل الثاني يعود ولكن يبدو أعلى من أكتافهم كل وقت. |
her zaman onun garip davranışlarından bahsediliyor, sen onu hep savunuyorsun. | Open Subtitles | كل وقت أذكر تصرفاتها الشاذه تقوم أنت بالدفاع عنها |
Evimiz hep politika doluydu ama ben hep dans etmek için kaçardım. | Open Subtitles | منزلنا مليىء السياسة كل وقت و أردت دائماَ الخروج للرقص |
İşin kötü yanı biz bu çeşitliliğin büyük kısmını kaybediyoruz, hem de Sürekli. | TED | الأمر المأساوي هو أننا نخسر الكثير من هذا التنوع اللغوي في كل وقت. |
Şeytan bizi her zaman sınar. Doğru kararları vermek zorundayız. | Open Subtitles | الشيطان يختبرنا في كل وقت علينا أن اتخاذ الخيارات الصحيحة |
Ne zaman seninle dışarı çıktığını söylese birileri ile mi yatıyordu? | Open Subtitles | ،في كل وقت يقول أنه سيخرج معك فهو يذهب ليضاجع إحداهن؟ |
Bu, yüzlerce şehirdeki binlerce kullanıcının zaferidir, Her seferinde bir kullanıcı, bir düzenleme. | TED | هذا إنتصار لآلاف المستخدمين، في مئات من المدن، مستخدم واحد، يقوم بالتحرير مرة في كل وقت. |
Bunları ebeveynlik kurslarında hep kullanırız. | Open Subtitles | نستخدمها في صفوف الأبوة والأمومة في كل وقت. |
Hepimizin seni özlediğini biliyorsun. Peter hep senden bahsediyor. | Open Subtitles | نحن نفتقدك جميعاً وبيتر يتحدث عنك في كل وقت |
Seks düşünmekten vazgeçmek istiyordum. hep seks düşünüyordum demek istemiyorum. | Open Subtitles | اريد فقط ان اتوقف عن التفكير بالجنس لا يعنى ذلك انى افكر بالجنس كل وقت |
Evimiz hep politika doluydu ama ben hep dans etmek için kaçardım. | Open Subtitles | منزلنا مليىء بالسياسة كل وقت و أردت دائماَ الخروج للرقص |
Bana hep söylüyor, Napa'daki "telesekreter" gibi değil. | Open Subtitles | ويقول لي في كل وقت. على عكس جهاز الرد على المكالمات هناك في نابا. |
hep yazıtlar olmasın. Biraz aksiyon iyi olur. | Open Subtitles | ليس فقط النقوش في كل وقت بعض الإثارة ستكون جيدة |
Ben de Sürekli herkese rahatsız edici bakışlar atmaya çalışacağım işte. | Open Subtitles | حسنا، أنا فقط أحاول أن أنظربأزعاج على الجميع في كل وقت |
Bazen de Sürekli konuştukları teknik şeylerin yarısına bile yetişemediğin için hüsrana uğradıklarında seni azarlarlar. | TED | و بين الحين والآخر قد يعنفوك، حين يحبطون لأنك لا يمكنك حقًا مواكبة نصف الأشياء التقنية التي ينبهون لها كل وقت. |
Modelleme, her zaman modellemeyle uğraştılar. Sürekli bir şeyleri modelliyorlardı. | TED | النمذجة ، حاولوا النمذجة في كل وقت. وكانوا دائما يضعون الأشياء في نماذج |
Babam her zaman tam olarak nerede olduğumu bilmek ister. | Open Subtitles | ابي يحب ان يعرف بالضبط اين انا في كل وقت |
Ben çalarım, her zaman. Bilek kasları için çok iyidir. | Open Subtitles | أفعل ذلك ، في كل وقت إنه جيد للعضلات الرسغ |
Haberlerde, gelecekteki suyumuzun nereden geleceği ve enerjmizin nereden geleceği konusu her zaman bütün gazetelerdedir. | TED | في الأخبار، موضوع من اين مياهنا سوف تأتي في المستقبل و من اين طاقتنا سوف تأتي في جميع الجرائد في كل وقت. |
Ne zaman uykuya dalsan, "Old School Hip-Hop" tarzı müzik takıyorum. | Open Subtitles | كل وقت تنامين به أذهب معه الى مدرسة الهيب هوب القديمة |
Her seferinde biraz daha para kazanıyordun. Neden şimdi paran yok? | Open Subtitles | -و أنت تربح الأموال فى كل وقت لماذا لا تدفع ؟ |
Siz Meksikalılar, niçin daima kendini general ilan eden birinin etrafında toplanıyorsunuz? | Open Subtitles | لماذا في كل وقت اربعة من المكسيكيين معاً , احدهم ينصّب نفسه كجنرال |
Ayrıca her an, her hangi bir yerde ortaya çıkabilirler. | Open Subtitles | و هم يستطيعون الظهور، في كل وقت وفي كل مكان |
Yalnız başına herkesle,heryerde, herzaman dövüşemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنكِ أن تكافحي كل شخص في كل مكان وفي كل وقت وحدكِ |