Büyük bir süpriz parti ayarlamayı düşünüyorum sizin bana yaptığınız gibi. | Open Subtitles | أريد أن أقيم لهما حفل مفاجيء كبير كما فعلتم أنتم لأجلي |
5 yıl önce yaptığınız gibi adımı kirletirseniz sizinle temasa geçeceklerdir. | Open Subtitles | إن قمتم بتلطيخ إسمي بالامر كما فعلتم قبل 5 سنوات سيكلموكم |
Tıpkı her zaman yaptığınız gibi tıpkı her zaman acı çekenlere güldüğünüz gibi | Open Subtitles | لكن الجميع سوف يرى هذا الرعب، كما فعلتم في هذا الرواق. كما أنكم ستكونوا جالسون هنا ومتألمون كما جلبتم لنا ذلك من قبل. |
"Sunduğu..." "Nereye gittiğini?" Ve sizler de, daha önce yaptığınız gibi, yuhalayıp, gülün. | Open Subtitles | وأنتم اضحكوا واستهجنو عليهم كما فعلتم مع ستيفن من قبل |
Neden diğer "sefil" askerler sizin yaptığınız gibi kaçmadı söylesene? | Open Subtitles | "ميكي" اخبرنا لماذا لم يقم الآخرون بالخروج كما فعلتم ؟ |
Geçen sefer yaptığınız gibi, her şeyi batırırsanız sizden nefret ederim. | Open Subtitles | سأشعر بالأسف نحوكم يا رفاق اذا اخفقتم مرة آخرى، كما فعلتم بالمرة الماضية |
Sizden korkmuyorum, beni diğer herkese yaptığınız gibi zorla susturamazsınız diyeceğim ve kimse yapmazsa da ben yapacağım ve bana ne yaparsanız yapın ben ortadan kaybolduktan sonra aynı şeyi yapacak başkaları da da çıkacaktır umarım. | Open Subtitles | إنها مشكلة الجميع، ولست خائفًا منكم. تعلمون، لن تقوموا بإرهابي لأصمت كما فعلتم مع الجميع. |
Çipli olduğundan, Ateş'i vermeniz için önce bana yaptığınız gibi darbe vurmalısınız. | Open Subtitles | كما فعلتم معي من قبل وبعدها تعطيهم الشعلة |
Çipli olduğundan, Ateş'i vermeniz için önce bana yaptığınız gibi darbe vurmalısınız. | Open Subtitles | ولأنها أخذت شريحة، عليكم وضع جهاز النبض الكهربي عليها كما فعلتم معي من قبل وبعدها تعطيهم الشعلة |
Ya da Patch'e yaptığınız gibi beni veterinere götürüp gizlice ötenazi yaptırın! | Open Subtitles | أو أفضل من ذلك, لا زال بإمكانكم أن تأخذوني للأطباء البيطريين و تقتلوني بسرية ! كما فعلتم بالضبط مع باتش |
Londra'da yaptığınız gibi beni ekemeyeceksiniz. | Open Subtitles | لن تتركوني كما فعلتم في لندن |
Sizin dün gece yaptığınız gibi. | Open Subtitles | كما فعلتم الليلة الماضية |
Bu gerçek bir savaş olsa, Kongre gizli operasyonlar için 24 milyon $ bütçe ayırır, tıpkı Nikaragua'da yaptığınız gibi. | Open Subtitles | لو كانت حرباً حقيقية، لكان الـ(كونجرس) قد خول 24 مليون دولار للعمليات العسكرية السرية كما فعلتم في (نيكاراكوا) |
Hiro Nakamura. Molly'e yaptığınız gibi onun da güçlerinden istifade ediyorsunuz. | Open Subtitles | (هيرو ناكامورا)، إذن فقد سخرتم قدرته كما فعلتم مع (مولي) |
Tıpkı Hadley'e yaptığınız gibi, değil mi? | Open Subtitles | تماماً كما فعلتم بـ(هادلي) صحيح؟ |
Bu iyi bilinen bir olgu. (Gülüşmeler) Belli şeyleri yerseniz, fazlaca gaz üretirsiniz. Kömür madenlerindeki biyolojik süreçler de aynı süreçler olabilir. Eğer bu doğruysa, o zaman kömürden enerji elde etmenin yollarından biri dağların tepelerini söküp atmak olmayabilir, ve kömürü yakmak ta olmayabilir. Aynen tarımda yaptığınız gibi kömürü biyolojik bir şekilde işleyecek şeyler bulmak olabilir. | TED | هذه ظاهرة معروفة. (ضحك) تأكلون أشياء معينة، وتنتجون الكثير من الغاز. و قد يتبين أن العمليات البيولوجية في مناجم الفحم لها نفس السيرورة. إن كان ذلك صحيحا، إذن أحد الطرق للحصول على الطاقة من الفحم قد لا يكون نهب قمم جبال كاملة، وقد لا تكون حرق الفحم. قد تكون أن نتوفر على أشياء تعالج ذلك الفحم في نمط أحيائي كما فعلتم في الزراعة. |