"كما يفترض" - Traduction Arabe en Turc

    • gerektiği gibi
        
    Niye bizi olması gerektiği gibi bodruma değil de parka getirdi anlayamadım. Open Subtitles أَتسائلُ لِماذا جَلبَنا إلى المتنزة بدلا من البدروم كما يفترض ان نكون؟
    Olması gerektiği gibi döngüye giriyor fakat bir türlü netleştiremedi. Open Subtitles إنَّهُ يدور كما يفترض عليه لكنَّهُ لا يثبُت على رقم
    Bazı müşterilerin gerektiği gibi bahşiş vermediklerini biliyorum. Open Subtitles انا اعرف ان بعض الزبائن لا يتركون بقشيشا كما يفترض بهم ذلك
    Tedavimiz kafasındaki pıhtıyı olması gerektiği gibi parçaladı ama parçalardan biri akciğerlerindeki arterlerden birine gitti. Open Subtitles علاجنا تسبب بتفتت الجلطة في رأسه كما يفترض ان يحصل بإستثناء ان قطعة انفصلت و ذهبت الى احد الأوردة في رئتيه
    Olması gerektiği gibi ilerlemedi. Open Subtitles ولكنها لم تتحرك كما يفترض بالنيران أن تفعل.
    Bizim yapmamız gerektiği gibi. Open Subtitles إنَّهُ خارج المبنى الآن على الأغلب كما يفترض أن نكون نحن
    Ancak Chaplin onu test ettiğinde veriyi, tıpkı olması gerektiği gibi tekrar eve gönderdi ki bu veri de şimdi o sürücüde. Open Subtitles لكن عندما إختبره شابلن أرسل كل البيانات للوطن كما يفترض به أن يفعل
    Güneşli sabahlarda, metroya binip buraya gelirim, olması gerektiği gibi. Open Subtitles .في صباحٍ مشمس، تنقّلتُ بالمترو و توجّهتُ إلى هنا، كما يفترض بي أن أفعل تماماً
    Çünkü olması gerektiği gibi önerimi yazılı olarak vereceğim. Open Subtitles لأنني سأكتب مقترحًا كما يفترض عليك أن تفعل.
    Gerçek bir babanın davranması gerektiği gibi davranmadım sana. Open Subtitles لمْ أعاملكِ قطّ كما يفترض أنْ يفعل الأب الحقيقيّ
    Her şey artık sadece olması gerektiği gibi kalacak. Open Subtitles الطريقة التي تبقي الأشياء بالضبط .كما يفترض أن تكون
    Olmanız gerektiği gibi yalnızca sadık İngiliz tebaası olarak davransaydınız sizleri mecbur bırakmaktan çok daha memnum oldurdum. Open Subtitles سأكون أكثر مِن سعيد ,بالبقاء هنا, يا سيدي لو تَصَرفتَ كالبريطانيين كما يفترض أن تكون
    Sence olması gerektiği gibi işlemiyorum diye fişim çekilir mi? Open Subtitles أتظن أنه سيتم غلقي؟ لأني لا أعمل كما يفترض بي أن أعمل؟
    Umarım çözülmesi gerektiği gibi çözülür. Open Subtitles أرجو فعلًا بأن تصلح الأمور بينكما. كما يفترض.
    Çocuk hizmetlerini aradım aynı yapmam gerektiği gibi ama anne buna inanmak istemedi. Open Subtitles اتصلت بخدمات الأطفال كما يفترض بالمرء العمل لكن الأمر لم تصدق هذا
    Çocuk hizmetlerini aradım aynı yapmam gerektiği gibi ama anne buna inanmak istemedi. Open Subtitles اتصلت بخدمات الأطفال كما يفترض بالمرء العمل لكن الأمر لم تصدق هذا
    Geri dönmene sevindim her ne kadar işler gerektiği gibi gitmese de. Open Subtitles تسرّني عودتك، حتّى لو لمْ تكن الأحوال كما يفترض
    Bir sonraki adım bu egzotik türü petri kabında büyütmekti, böylece mikrobiyologların yapması gerektiği gibi üzerlerinde gerçek deneyler yapabilecektik. TED كانت الخطوة التالية هي زرع هذه الأنواع الغريبة في طبق بتري حتى نجري تجارب حقيقية عليها كما يفترض أن يفعل علماء الأحياء المجهرية.
    Şimdi bu husustan ikimiz de bir ailenin çalışması gerektiği gibi yaparak kendi şahsi alanlarımızda birlikte çalışabiliriz. Open Subtitles الآن، هذا الطريقِ... يُمْكِنُ أَنْ نَعْملَ سوية في كلانا من مجالاتنا الخاصة... نعمل كعائلة كما يفترض أن نكون
    Hayır, olması gerektiği gibi değil. Open Subtitles كلا، لا تبدو كما يفترض أن تكون

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus