Ama Jason Kinser bahçenin ortasındaydı gölge görebilecek bir yer yoktu. | Open Subtitles | لكن جايسون كينسر كان في منتصف فناء منزله |
Kinser bir sürü iyi sanatçıyı kovmuştu ve tavrı da hiç hoş değildi. | Open Subtitles | ولكن أنا السبب لكون هؤلاء الرجال كفوئين كينسر) طَرد العديد من) الفنانين الجيدين |
Yani Kinser çalışmak için zor biriydi, öyle mi? | Open Subtitles | لذا كينسر كان صعباً في عمله، صحيح ؟ |
Pekâlâ, yani Bayan Kinser'a göre kocası şurada duruyordu ve büyük bir ışık parlamasıyla ortadan kayboldu. | Open Subtitles | (حسناً وِفقاً لأقوال السيدة (كينسر زوجها كان واقفاً هناك حين إختفى في ومضة من الضوء اللامع |
Kinser'ın yönettiği şehir merkezindeki t-shirt dükkânına bir göz atmak istiyorum. | Open Subtitles | هلا إتصلتِ به من السيارة ؟ "أريد أن أتفقد "متجر تي شيرت التي كان (كينسر) يُديرها في وسط المدينة |
Işık parlaması, uzaylıların Bay Kinser'ı gemilerine nakletmeleriydi. | Open Subtitles | ومضة الضوء كان الغرباء ينقلون (كينسر) إلى سفينتهم |
Sizce Kinser'ın kovduklarının bedenleri ele mi geçirilmişti? | Open Subtitles | و علينا أن نتحدث مع بَقية العمال أتعتقدون أن بعض الذين طردهم (كينسر) إنتقموا منه ؟ |
Ama şimdilik ilk kurban, Jason Kinser'la aralarında bir bağ yok. | Open Subtitles | لكن إلى حدِ الآن لا توجد أية علاقة بينه (و بين الضحية الأولى (جايسون كينسر |
Megan Reese, Jason Kinser için çalışıyormuş. | Open Subtitles | (ميغان ريس) كانت تعمل لدى (جايسون كينسر) |
Bayan Kinser, ışık parlaması olduğunu, bahçe lambalarının patladığını ve araba aküsünün boşaldığını belirtmişti, değil mi? | Open Subtitles | سيدة (كينسر) دكرت أنه كان هناك ومضة من الضوء إنفجرت أضواء الشرفة ، وأُتلفت بطارية سيارتها، صحيح؟ |
Kinser personelin yarısını işten çıkarmıştı bu çocuklar benim sayemde bu kadar verimliler. | Open Subtitles | (فيولا) كينسر) إستغنى عن نصف الموظفين) |
Jason Kinser yalnızca sonuçlarla ilgilenirdi. | Open Subtitles | جايسون كينسر) يهتم فقط بالماديات) |