Biz delil toplamak için buradayız. Sosyal hizmet görevlisi değiliz. | Open Subtitles | نحن هنا لنجمع الادلة نحن لسنا هنا لآداء مهمة إجتماعية |
Bu süre içinde, Henri Young ne sıklıkla egzersiz için dışarı çıkarıldı? | Open Subtitles | خلال هذة المدة ، كم مرة سُمح لهنرى الصغير بالخروج لآداء التمرينات ؟ |
Üç yıl ve iki ay içerisinde, Henri Young ne sıklıkla egzersiz için dışarı çıkarıldı? | Open Subtitles | خلال 3 سنوات وشهرين ، كم مرة سُمح لهنرى الصغير بالخروج لآداء التمرينات ؟ |
Ne sıklıkla egzersiz için dışarı çıkarıldı? | Open Subtitles | كم مرة سُمح لهنرى الصغير بالخروج لآداء التمرينات ؟ |
Gösteriye çıkacağı için heyecanlıydı. Çok iyi bir dansçıydı. | Open Subtitles | لقد كانت مُتحمّسة لآداء العرض لقد كانت راقصة بارعة |
Daha etkili yol tutuş için tekerleklerini ısıtıyorlar. | Open Subtitles | انهم يقومون بعملية احماء للاطارات للوصول لدرجة الحرارة المرغوبة لآداء افضل |
Çocuklarla Singin' in the Rain söylemek, ne kadar harika olduğunu göstermek için ölüyorum ama demode olduğunu inanıyorlar. | Open Subtitles | لقد كنت اتحرّق شوقاً لآداء "الغناء في المطر" مع الطلاب , لأريهم كم هي رائعة لكنهم مقتنعين أنها قديمة |
Performansını görmek için sabırsızlanıyorum, Sebastian. | Open Subtitles | أنا أتطلع لآداء جيد اليوم, سيباستيان. |
Görev için hazır hissediyor musun? | Open Subtitles | هل يمكنك أن تعودى لآداء عملك ؟ |
- Provalar için ona ihtiyacımız var. | Open Subtitles | أحتاجه لآداء البروفات مع الفرقة |
Böyle Herkül'lük bir işi başarabilmek için, Bay Barrington senden çok daha güçlü biri gerekir. | Open Subtitles | ستطلب رجل أقوى منك بكثير (يا سيد (بارينغتون لآداء هذا العمل الهرقلي |