Ondan benim için biraz alış veriş yapmasını rica emiştim. Hepsi bu. | Open Subtitles | . طلبت منه القيام بالتسوق لأجليّ هذا كل ما في الأمر |
Bunu onun için yapmıyorum kendim için yapıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أفعل ذلك لأجلها بل لأجليّ |
Benim için kurşun yiyecek birine. | Open Subtitles | أنا بحاجة لشخص ! .. أن يتلقىّ رصاصة لأجليّ |
Benim için bir sek Rob Roy ve kız arkadaşım için de bir Karamel Appletini. | Open Subtitles | ، شرابُ "دراي روب" لأجليّ . و "آبل مارتينيّ بالكارميل" لأجلها |
Savcı, yargıcın karşısına çıkıp senin, bir davada "Amca"ya yardım ettiğini ve başka davalar için de çalıştığını söyleyebilirse bunun çok iyi olacağını belirtti. | Open Subtitles | الرجل قال ليّ إنه من الأفضل لك ... أن تذهب إلى القاضي و تقول له ، أنك قـُمت بعمل جيد لأجليّ و أنك تُعمل على مساعدتي في بعض القضايا الأخرى |
Bilgisayardan benim için bir isim araştırmanı istiyorum... | Open Subtitles | ... أريدك أن تبحث عن اسمٍ لأجليّ |
Buranın yerlisi, Javier Hemendez, benim için yaptı. | Open Subtitles | . رجلٌ محليّ يُدعى (خافيير هرمانديز) لقد صنعه لأجليّ |
- Çünkü benim için yeterince şey yaptın zaten. | Open Subtitles | - لأنّك تفعل الكثير لأجليّ بالفعل . |
Sadece kendim için. | Open Subtitles | لأجليّ وحديّ. |
Sadece kendim için. | Open Subtitles | لأجليّ وحديّ. |