Hayır, o bir annenin kız kardeşine yazdığı ve kızını aslında evlat edinmiş olduğunu itiraf ettiği bir mektuptu. | Open Subtitles | بل كانت رسالة أم تكتب لأختها تعترف بأن الفتاه المتبناه هى ابنتها حقيقةً |
Tamam, kız kardeşine olanlar çok kötüydü bunu anlıyorum ama onun ayrıcalığı olduğu anlamına gelmez bu. | Open Subtitles | حسنٌ، أعرف أن ما حصل لأختها أمر مريع ولكن هذا لا يعني أنه تحظى بالاهتمام الوافر |
Tennessee'ye doğru. Knoxville. Karım kız kardeşini ziyaret ediyor. | Open Subtitles | نحن نتوجه إلى تينيسي, نوكسفيلا زوجتي هناك في زيارة لأختها |
Karısına ulaştım ama Vermont'ta kız kardeşini ziyaret ediyormuş. | Open Subtitles | لقد اتصلت بزوجته لكنها كانت في فيرمونت بزيارة لأختها |
Ya da sen dikkatli olsan iyi olur bir kız, kız kardeşinin gerçekten tavlanıyor olduğunu düşünebilir. | Open Subtitles | من الأفضل أن تكون أنتَ حذِراً، أو ستعتقدك إحداهُنَّ أحد المُطاردين التافهين لأختها |
Anımsıyor musun? Evet, Amerika'daki kızkardeşine. Düzenli olarak mektuplaşırlardı. | Open Subtitles | نعم, لأختها فى امريكا, انهم يتراسلون دائما |
Fakat Xander Betsy'le ilşkisi sürerken gizlice kız kardeşi Angelica'yla da aşk mektupları ve gizli buluşmalarla macera yaşıyor. | TED | و لكن من دون علم بيتسي، كان زاندر يتودد لأختها أنجيلكا. برسائل حب و مواعيد سرية خلال فترة علاقتهم. |
kız kardeşine yazdığı mektupta da kaderine rıza gösterdiğini ifade etti. | Open Subtitles | وبرساله لأختها عبرت عن تقبلها لمصيرها |
Bence ölmüş kız kardeşine söylüyordu. | Open Subtitles | انا اظن انها كانت تغنى لأختها الميتة |
Sadece parayı kız kardeşine vermek istiyorum. | Open Subtitles | اريد اعطاء المال لأختها |
İşten çıkarılmadan önce Pamela Raker'in kız kardeşine gönderdiği bir mail bu. | Open Subtitles | إنه إيميل من (باميلا رايكر) لأختها قبل أن تفصل من عملها |
Laura, kız kardeşine işte kötü bir şeyler olduğunu ve başının belada olduğunu söylemiş. | Open Subtitles | قالت (لورا) لأختها أنّها كانت في ورطة بالعمل، أنّ هناك شيء قد حدث. |
Liam, Hayden'i kız kardeşine bir şey dememesi için ikna etti. | Open Subtitles | "ليام) أقنع (هايدن)) بألّا تقول شيئاً لأختها." |
Kız kardeşini özlüyor. | Open Subtitles | إنها مشتاقة لأختها. |
Aşağılık bazı şeyleri yapabileceğini biliyordum , ama kederli bir kadını kardeşini öldürdükten sonra yağmalamaya çalışmak,bu daha aşağılık. | Open Subtitles | (سميث) ، كنت أعرف أنّك قادرٌ على بعض الأشياء الدنيئة ولكن اللعب بامرأة شابة حزينة بعد قتلكَ لأختها هذا أدنى مستوى في الإنحطاط |
Kız kardeşini bırakmış işte. | Open Subtitles | تركته لأختها |
Anlamıyorsun. Kız kardeşinin başına gelenlerden sonra hayatı altüst olmuş. | Open Subtitles | إنك لا تفهم, لقد تعرضت لصدمة كبيرة من جراء ما جرى لأختها |
Biliyorum ama insan minik, deha, psikolog araştırmacı kardeşinin kendini biraz daha tanımasını bekliyor. | Open Subtitles | أعلم ، لكن هل تعتقد أن الآنسة الباحثة النفسية العبقرية يمكنها أن تتحلى بالمزيد من التفهم لأختها |
O Malia'nın bebeği değilmiş. kardeşinin bebeğiymiş. Malia onu arabaya kardeşi için bırakmış. | Open Subtitles | لم تكن دمية (ماليا)، بل دمية أختها لقد تركتها (ماليا) في السيارة لأختها |
Bu Carlotta Adams'ın Amerika'daki kızkardeşine yazdığı mektubun metni. | Open Subtitles | هذه نسخة من خطاب شارلوتا ادامز الذى ارسلته لأختها فى امريكا |
Sonra Carlotta'nın kızkardeşine yolladığı mektubu aldım. | Open Subtitles | ثم, لقد وصلنى الخطاب الذى ارسلته شارلوتا لأختها |
Güneş, karanlığı solgun mavi gözleriyle delip geçen, kışımsı Alaska kırına egemen olan kardeşi aya yol verirken, vahşi batı ufkunda son kez batıyordu. | Open Subtitles | لقد أغربت الشمس لأخر مرة في الأفق الغربي تفسح الطريق لأختها القمر، التي تُضيء غابات "الأسكا" الشتائية |