Ne yaptığını anlamasına yardım etmek için yanında ben kalacağım. | Open Subtitles | و أنا سأظل هُنا لأساعده أن يقتنع بما فعلتموه به |
Bazen kendini dizginlemesine yardım etmek için elimden geleni yapmam gerekiyor. | Open Subtitles | في بعض الأحيان علي أن أفعل ما أستطيع لأساعده في كبح جماح نفسه |
Adamı tanımıyordum ama banka soygununda yardım etmem için 20 bin teklif etti. | Open Subtitles | لم أري هذا الرجل من قبل لكنه عرض علي 20 الف دولار لأساعده في تنفيذ السطو علي البنك |
Ama babam gübre taşınmasına yardım etmem için çağırdı ben de o lanet gübreleri taşımak için koşa koşa gittim. | Open Subtitles | أسرعت في الإنتقال هناك لأساعده في نقل الفضلات |
ona yardım etmemde yardımcı olması için birini tuttum. | Open Subtitles | اصلي ليأتي لي شخصٌ ما يساعدني ، لأساعده |
Durumuyla ve başaramayacağı şeyle baş edebilmesine yardımcı olmak için getirildiğimi biliyorsun. | Open Subtitles | أتعلم, لقد تم إحضاري لأساعده في التأقلم مع حالته |
Burayı düzenlemeye yardım etmek için beni işe alıncaya dek hiç dikkat etmemiştim. | Open Subtitles | لكنني لم أكن آبه كثيراً حتى وظفني لأساعده في تجهيز هذا المكان |
Yani yardım etmek için burada olduğum göçmen sensin. | Open Subtitles | -إذاً أنت المهاجر الذي قدمت لأساعده |
Ona yardım etmek için buradayım. | Open Subtitles | أنا هنا لأساعده. |
Ona yardım etmek için elimden gelen her şeyi yaptım. | Open Subtitles | فعلت كل ما بوسعي لأساعده |
Darrin'e çorap alırken yardım etmek için alışveriş merkezine gidiyorum. | Open Subtitles | سأذهب مع (دراين) لمركز التسوق لأساعده في شراء الجوارب |
Dr. Cox bir araştırma projesinde yardım etmem için beni seçti. | Open Subtitles | (كوكس) قد اختارني لأساعده في مشروع بحث مرحباً، يا رفيق الأبحاث |
Ona yardım etmem için bana şantaj yaptı. | Open Subtitles | لقد إبتزّني لأساعده. |
Amcam Jim. Bilgisayarına yardım etmem için geçen sene uğramıştı. | Open Subtitles | عمّي (جيم)، مرّ عليّ السّنة الماضية لأساعده بحاسوبه |
Romano'yu ve karteli etkisiz hale getirmede ona yardım etmem için bana tuzak kurdu. | Open Subtitles | لقد أوقع بي لأساعده على امساك (رومانو) ومجموعته |
Gold ona yardım etmem için bana şantaj yaptı. | Open Subtitles | ابتزّني (غولد) لأساعده ...فقد كان يعرف |
Şimdi ben ona yardım edemiyor muyum? | Open Subtitles | والآن لا يمكنني فعل شيء لأساعده ؟ |
ona yardım etmek üzere yola çıkıyorum. | Open Subtitles | سارحل الان، لأساعده |
Darren'la dalga geçtiklerini gördüğüm halde ona yardım etmemiştim. | Open Subtitles | لقد رأيت (دارين) وهو خائف ولم أفعل شيء لأساعده |
Ona yardımcı olmak için elimden gelen her şeyi yapardım. | Open Subtitles | كنت لأفعل أي شيء أستطيع فعله لأساعده |
Demosunda kullanacağı arkaplan müziklerinde yardımcı olmak için Chris ile buluşacaktım. | Open Subtitles | لأساعده ببعضِ خلفيات أغاني عرضه، |
-Evet ama ona yardımcı olmak için. | Open Subtitles | -نعم, لكن لأساعده |