Bunu unutup kristali bencil amaçlar için kullanmak büyük talihsizlikleri beraberinde getirecektir. | Open Subtitles | إذا نسيت هذا ثم استخدمت طاقة البلورة لأغراض أنانية ستجلب مأساة كبيرة |
Bunun tercih edilen bir fikir olmadığını biliyorum, ama barışçı amaçlar için kullanılırsa, bu miktar birçok ihtiyacı karşılayabilir. | Open Subtitles | أعرف انه ليس رأياً مفضل لكن لو استخدمنا هذه الأموال لأغراض سلمية هذه الكميات من المال ستخدم مجالات عديدة |
Sahip olduğunuz teknoloji ne kadar güvenli olsa da araştırma amacıyla kimsenin beynine bir şey yapıştıramazsınız. | TED | لأنه وبغض النظر عن مدى أمان التكنولوجيا خاصتكم، فلا يمكنكم غرز شيء ما في دماغ شخص ما لأغراض بحثية. |
- Yani kişisel şeyler için... - Aslında işten atılma gerekçesi olabilir. Ona söyleme. | Open Subtitles | ليس لأغراض شخصية انها تعتبر جريمة من الممكن أن اخسر وظيفتي لا تخبريه بذلك |
Şimdi, kötü haber, yasal nedenlerden ötürü sonraki dönem, soran olursa sende gut hastalığı var. | Open Subtitles | الآن ، الأنباء السيئة هي، لأغراض قانونية، الفصل الدراسي المقبل إذا سألك أي شخص ، فإن لديك مرض النقرس. |
bu tartışmanın amaçları için, bu noktayı görmezden geleceğim. | Open Subtitles | حسنا. حسنا , لأغراض هذه المناقشة , أنا يتنازل عن هذه النقطة. |
Demek istediğim güvenlik nedeniyle... Langley isimlerle numaraları birlikte göstermez. | Open Subtitles | لأغراض الأمن، لانجلي لا يضع الأسماء إلى الأعداد، |
Bunu şu şekilde düşünün. Bunu belirli amaçlar için bir şeyleri programlamaya başlamak gibi düşünün. | TED | فكروا في الأمر على النحول التالي. فكروا فيه على أنه بداية برمجة أشياء لأغراض محددة. |
Bunu yapabilmek için şehrin genelinde alçakça amaçlar için kullanılan üç güçlü eseri toplamaları gerekecektir. | TED | وللقيام بذلك، عليهم أن يقوموا بتجميع ثلاثة قطع أثرية قوية. التي تستخد لأغراض شنيعة عبر الأرض. |
Normalde programları, çok özel amaçlar için oluşturduğumuz karmaşık şeyler olarak görürüz. | TED | إننا عادة ما ننظر إلى البرمجيات باعتبارها أشياء معقدة نقوم ببنائها لأغراض محددة جدًا. |
Bu formülü kötü amaçlar için kullanmayacağınıza bize söz vermiştiniz. | Open Subtitles | لقد وعدتنا بألا تستخدم التركيبة لأغراض التدمير |
İfadenizde, davalının saat 16:30'da sizi arayarak özel jimnastik salonuna seks amacıyla gelmenizi istediğini söylemişsiniz. | Open Subtitles | هل تشهدين أن المتهم اتصل بك في الرابعة والنصف ليطلب منك المجىء إلى صالة الجمانزيوم خاصته لأغراض جنسية |
Marketler zincirin deney amacıyla... düzenli olarak oraya et götürüyor. | Open Subtitles | سلسلة بقالياتك تقوم بتوصيلات لحم منتظمة لهناك لأغراض تجريبية |
Sadece güvenlik amacıyla asma kilitli geçici bir çit var. | Open Subtitles | لقطات؟ مجرد سياج مؤقت مع قفل لأغراض التأمين |
O zamanlar, insanlar büyüyü yanlış şeyler için kullandı. | Open Subtitles | الناس استخدموا السحر لأغراض سيئه. |
Yani, soruşturma için tabii ki de başka nedenlerden ötürü izlemek isteyeceğinizden demiyorum yapmazsınız herhâlde. | Open Subtitles | أعني، لأغراض التحقيق، كما هو واضح ليس إذا أردتِ مشاهدته لأسباب أخرى فلا تستطيع ذلك |
Biz de savunma amaçları için samaryum alırız tabii ki ardından sessizce de nükleer enerjiye ihtiyacı olan dostlarımıza satarız. | Open Subtitles | نحن نقوم بتخزين السماريوم لأغراض الدفاع، بالطبع، ونبيع بشكل سرّي ما لا نحتاج إلى أصدقائنا في مجال الطاقة النووية |
Bunu günler öncesinden biliyordum fakat güvenlik nedeniyle kimseye söylemedim. | Open Subtitles | أنا معروف عن هذا لعدة أيام , ولكنها لا تستطيع ان تقول لأحد لأغراض أمنية. |
Bunlar özel amaç için özel algoritmalar üreten özel şirketler. | TED | هذه هي شركات خاصة تبني خوارزميات خاصة لأغراض خاصة. |
Benim kalacağım bölüm başka amaçlara kapalı olacaktır. | Open Subtitles | حسن، لكن يجب عزل الجانب الذي أقيم فيه لأغراض أخرى |
Çoğumuz dişçiyiz burada dişçilerin ortak bir girişimi yani, vergi meseleleri sebebiyle uzun zaman önce kuruldu. | Open Subtitles | معظمنا كانوا أطباء أسنان نقابة أطباء الأسنان, أقيمت منذ زمن طويل لأغراض ضريبية |
İmza sahipleri, sensoryumlara insan haklarını garanti ettiler ve askeri ihtiyaçlar için kullanılmaması konusunda anlaştılar. | Open Subtitles | الموقعون ضمنوا الحقوق الإنسانية للكائنات المستشعرة ووافقوا على عدم نشرهم لأغراض عسكرية. |
Bunun da ötesinde, internete geri dönersek aslında bazı hükümetlerin siber alemi propoganda amaçlı kullanmada uzmanlaştıklarını göreceksiniz. | TED | لكن حتى أبعد من ذلك، رجوعاً الى الإنترنت، ما يمكنكم رؤيته واقعاً أن حكومات محددة قننت إستخدام الإنترنت لأغراض الدعاية. |
Zamanın başlangıcından bu yana insanlar çeşitli nedenlerle balinaları avlamışlardır. | Open Subtitles | منذ فجر التاريخ، البشر كانوا يقتنصون الحيتان لأغراض متنوعة، |
[Bölüm 6] 24 ada tavşanı, İngiliz bir yerleşimci tarafından sportif amaçlarla avlamak için 1856'da Avustralya'ya getirildi. | TED | أربعة وعشرون أرنباً أوروبية تم إحضارها إلى أستراليا في عام 1859 بواسطة مستوطن بريطاني لأغراض رياضية، من أجل الصيد. |