Zirvedeyim, günü alıştırma yaparak geçirmek için elimde 300 metrelik ip var. | TED | أنا على القمة، على وشك الهبوط باعتماد حبل طوله ألف قدم. لأقضي اليوم في التدرب وحيدًا. |
Bunun sizinle zaman geçirmek için harika bir yol olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنها فرصة رائعة لأقضي بعض الوقت مع أطفالي |
Bütün hafta sonunu seninle geçirmek için otobüs biletine para verdiğime inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني تصديق ذلك لقد اشتريت تذكرة العودة للمنزل لأقضي عطلة نهاية الأسبوع معك |
Birkaç ayı kızımla geçirmeye geldim. | Open Subtitles | أتيتُ لأقضي بضع شهور عند ابنتي. |
Eve gidip karımla vakit geçireceğim. | Open Subtitles | سأذهب إلى البيت لأقضي بعض الوقت مع زوجتي |
Seninle başbaşa birkaç dakika geçirebilmek için şimdi her şeyi riske atabilirim, hayatımı rahipliğimi ve ruhumu. | Open Subtitles | لكن يمكنني الآن المجازفة بحياتي و كنيستي و روحي فقط لأقضي عدة دقائق معك بمفردنا |
Cadı avcısı saldırısı boş bir evde seninle biraz vakit geçirmem için iyi bir bahane oldu. | Open Subtitles | هجوم صائدو السحرة هو عُذر جيد لي لأقضي بعض الوقت معكي فى بيت خالي. |
Meclis üyesi Anslinger, gayri menkul krali Stephen Cook'u iyi bir benzetmem için beni kiraladi. | Open Subtitles | عضو مجلّس البلدية (آنسيلر) أستئجرني، لأقضي على (ستيفان كوك). |
Onunla daha fazla vakit geçirmek için okulu kırardım parka giderdik ya da motoruyla gezerdik. | Open Subtitles | كنت أهرب من الحصص لأقضي الوقت معه، في حديقة، أو نقوم برحلة جيدة بدراجته |
Sen de biliyorsun ki, seninle biraz daha zaman geçirmek için ne olursa yaparım. | Open Subtitles | حسناً, أنت تعرف سأقوم بأي شيء لأقضي بعض الوقت معك |
Düşünüyordum da, hafta sonlarımı kumsal evinde geçirmek iyi gelebilir. | Open Subtitles | لقد أفكر فقط بأنه سيكون من اللطيف لأقضي نهاية الأسابيع هنا على الشاطئ |
Çünkü ben de boş vakitlerimi böyle güzel bir - fıstıkla geçirmek isterdim. - Boş vakitlerinde mi? | Open Subtitles | لأنني كنت لأقضي كل وقت فراغي مع تلك المخلوقة الجميلة |
Ama aptal bir testti, sadece vakit geçirmek için yapmıştım. | Open Subtitles | لقد كان إختبار سخيف شيء فعلته لأقضي وقتي |
Oğlum, Prens John, beni yılbaşını kendisiyle geçirmeye davet etti. | Open Subtitles | إبني، الأمير (جون)، دعاني لأقضي عيد الميلاد معه |
Buraya biraz iyi vakit geçirmeye gelmiştim. | Open Subtitles | أنا هنا لأقضي وقتاً طيباً |
Sonra da eve gelip Rachel'la zaman geçirmeye geldim. | Open Subtitles | (لذا رجعت للمنزل لأقضي بعض الوقت مع (راتشيل |
Tanrı, bana bir gün hayatımın geri kalanını birlikte geçireceğim doğru insanla karşılaşacağımı söyledi. | Open Subtitles | القدير اخبرني انه في يوم من اليام ستقابل الشخص المناسب لأقضي بقية حياتي معه |
Pekala millet, hayatımda ilk kez sevdiklerimle tatilimi geçireceğim. | Open Subtitles | إذن يا رفاق، هذه أول مرة يكون لديّ رفقة لأقضي معهم الأجازات |
Küçük prensesle geçireceğim en ufak vakit bile değerli benim için. | Open Subtitles | هل تمزحون معي ؟ سأخذ أي فرصة لأقضي بعض الوقت مع هذهِ الأميرة الصغيرة |
Görünen o ki kendi çocuğumla biraz vakit geçirebilmek için başka şansım yok. | Open Subtitles | على ما يبدو, هذه هي الطريقة الوحيدة التي تمنحني الفرصة لأقضي بعض الوقت مع طفلتي |
Tüm bu partiyi vermemin sebebi onunla zaman geçirebilmek. | Open Subtitles | السبب الوحيد لإقامتي هذه الحفلة لأقضي الوقت معها |
Zaman geçirmem için burada çok fazla iş var. | Open Subtitles | هناك الكثير من العمل هنا من أجلي لأقضي الوقت. |
Meclis üyesi Anslinger, gayri menkul kralı Stephen Cook'u iyi bir benzetmem için beni kiraladı. | Open Subtitles | عضو مجلّس البلدية (آنسيلر) أستئجرني، لأقضي على (ستيفان كوك). |