Onlar sahada kendileri için değil, şehir için oynuyorlardı. | Open Subtitles | لم يكونوا يلعبون لأنفسهم فقط . كانوا يلعبون لصالح مدينة |
Bugünlerde, onlar yalnızca, kendileri için şöhret elde etmeyi arzu ederler. | Open Subtitles | في هذه الأيام, يبحثون عن الشهرة لأنفسهم فقط. |
Onlar sahada kendileri için değil, şehir için oynuyorlardı. | Open Subtitles | لم يكونوا يلعبون لأنفسهم فقط . كانوا يلعبون لصالح مدينة |
Hırvatları ve Sırpları, tarihlerinde nadir görülen ortak bir alanda birleştiriyor, Lesbor onlara bir grubun sadece kendilerine ait olduğunu sandıkları şarkıların aslında hepsine ait olduğunu anımsatıyor. | TED | البوسنيين, الكرواتيين, الصرب يجدون مساحة محايدة نادرة الوجود ليفخروا بتاريخهم, و ليزبور يذكرنهم بأن الأغاني التي تنسبها مجموعة منهم لأنفسهم فقط هي في الواقع تنتمي لهم جميعا. |
Ne Araplara ne de Irak'a sadece kendilerine sadıklar. | Open Subtitles | ليسوا بعرب ولا عراقيين ولائهم لأنفسهم فقط |
Bunun yerine, kendileri için yaşayacaklar ve gelecek nesil için Tanrısal mirasın fırsatını kaçıracaklardır. | Open Subtitles | بالمقابل فانهم يعيشون لأنفسهم فقط و يضيعوا فرصه توريث حياه تقيه و ورعه للجيل القادم |
Söylentilere göre dörtlünün yalnızca kendileri için yaptığı ve acil durumlarda kullandıkları tek yönlü gizli bir giriş varmış. | Open Subtitles | كانت هناك شائعات عن مداخل سرّية احتفظ بها الأربعة لأنفسهم فقط تذكرة بإتجاه واحد فى حالات الطوارئ |
Sadece kendileri için değil. Çocukları için de. | Open Subtitles | ليس لأنفسهم فقط , ولكن لأطفالهم أيضا |
Kızın güçlerini kendileri için istiyorlar. | Open Subtitles | يريدون حكر مواهبها لأنفسهم فقط |