Yaşına uygun olmadığı için hiç bir saç stilini, bir ilişkiyi ya da bir dışarı davetini reddettiğin oldu mu? | TED | هل سبق لكم أن رفضتم قصة شعر أو علاقة أو نزهة لأنها ليست مناسبة من حيث الفئة العمرية؟ |
Hayvan barınağında yaşayan ve güzel olmadığı için kimsenin almak istemediği hayvanlar gibi görünüyormuş. | Open Subtitles | انها أشبه بهذه الحيوانات في الحجز التي لا يريدها أحد لأنها ليست جميلة |
Hayır. İsteğe bağlı olmadığı için, zorunlu okuma diyorum. | Open Subtitles | لا, اُسمّيها قراءة مطلوبة, لأنها ليست اختيارية. |
- Ava burada değil çünkü Edward Darby'e karşı tanıklık teklifinizle ilgilenmiyor. | Open Subtitles | - ايفا ليست هنا- لأنها ليست مهتمة بعرضك بالشهادة ضد ادووارد داربي |
- Neden? Seksi değil çünkü, o yüzden. | Open Subtitles | لأنها ليست مثيرة، وهذا هو السبب في ذلك. |
Başrol değil diye böyle yapmanızda sakınca yok mu? | Open Subtitles | لأنها ليست الشخصية الرئيسية، هو بخير للقيام بذلك؟ |
Çünkü 42,350 doları toplayan o değil. | Open Subtitles | لأنها ليست من قام بجمع 42,350 دولار. |
İkiniz de onu hiç sevmediniz Çünkü o sizin gibi sefil değil. | Open Subtitles | لم يهتم أي منكما لأمرها. لم تستلطفاها قط، لأنها ليست تعيسة مثلكما. |
Onlar inanilmaz yaratıklardır bu dünyayı gerçekten nasıl gördüğünüzü değiştirir Çünkü onlar bizden farklı değiller, onlarda yaşam kurmaya çalışıyor onlarda yavrularını yetiştirmeye çalışıyor. onlarda dünyada geçinmeye ve hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar. | TED | فهي مخلوقات رائعة فهي ستغير من طريقة رؤيتك للعالم لأنها ليست مختلفة كثيراً عنا فهي تحاول كسب العيش و تربية ذريتها و البقاء على قيد الحياة |
Anlıyorum. İnsan olmadığı için bekleyebilir. | Open Subtitles | حقاً , أرى يُمكنها أن تنتظر لأنها ليست مُصابة |
Nişanı benim için doğru olan şey olmadığı için bozacağım. | Open Subtitles | سوف أفسخ الخطبة لأنها ليست بالأمر الصائب لي. |
Ölüm olmadığı için diğerlerinden farklı olan, ama New Jersey'de kayda geçen kazalara dair tüm New Jersey verilerinde ise, yaralanmalarda yüzde 10'luk bir fark söz konusu. ama bunlar genellikle hafif yaralanmalar. | TED | في بيانات ولاية نيو جيرسي ، والتي تظهر الاختلاف لأنها ليست مجرد حوادث مميتة ولكن كل الحوادث في ولاية نيو جيرسي التي تم الإبلاغ عنها. تبين أن هناك فرق 10 ٪ في اصابات ولكن بصفة عامة انها جروح طفيفة. |
- Bizim bölgemiz olmadığı için. - Çünkü girişken değiliz. | Open Subtitles | لأنها ليست مقاطعتنا - لأننا نفتقر إلى المبادرة - |
Kiliseye saygı duyduğunu biliyorum fakat bu noktada, ben bir yabancı olduğum için görüşüme saygı duymuyor kızı iyi olmadığı için onu doktora gitmeye zorluyorum çünkü ve bu konuda bana destek olmanızı umuyordum. | Open Subtitles | لكن بهذا الوقت و بما أنني دخيل على المنطقة هو لا يحترم رأيّ , كنتُ أحاول إقناعه ليأخذها للطبيب لأنها ليست بخير , لقد تأملت مساعدتك |
Hiçbir şeyi olmadığı için bir şey hissetmemeye güvenim ama işler planladığım gibi neden gitmedi? | Open Subtitles | "لأنها ليست مميزة،كنت واثقا من هذا" "ولكن لم لم تسر الأمور وفق خطتي؟" |
Ama kraliçe sırf batılı olmadığı için tacından olmalı diyorsanız ben de batılı değilim! | Open Subtitles | لكن أن كُنتم تقولون بِأن الملكة يجب أن تُنحى مِن منصبها فقط لأنها ليست مِن الشرق ! فأنا أيضاً لستُ من الشرق |
50.000 dolar değil çünkü bu. Tam 2 milyon dolar. | Open Subtitles | لأنها ليست 50 ألف، بل مليوني دولار. |
Burası Humpty's değil çünkü! | Open Subtitles | لأنها ليست رقصة الهامبتي |
- Gerçek değil çünkü. | Open Subtitles | - لأنها ليست حقيقية - |
Hava rüzgârlı değil diye öleceğiz yani. | Open Subtitles | إذاً نحن سنموت لأنها ليست هناك نسائم بعد الآن؟ |