Bu duruşmanın, TWA'nın Avrupa'ya uçma kararı aldığı gün başladığını neden söylemiyorsunuz? | Open Subtitles | بسبب قرار تي .دبليو. ايه الطيران لأوروبا بسبب قرار تي .دبليو. ايه |
Kişisel sorunları vardı ve kendini bulmak için Avrupa'ya taşındı. | Open Subtitles | لقد كان لديها بعض المشاكل الشخصية وانتقلت لأوروبا لتجد نفسها. |
Ama sen Avrupa'ya gitmek yerine bok sürüsü kadar herifle düzüşüyorsun. | Open Subtitles | لكن، عوضاً عن السفر لأوروبا ستقومين بمضاجعة عدد كبير من الرجال |
Bütün hepsi Arapça çünkü Araplar devasa sayılarda besini Avrupa'ya getirdiler. | Open Subtitles | إنها عربية، حيث أحضر العرب أعداداً ضخمة من محاصيل الطعام لأوروبا. |
Savaşta geçen onca yıldan sonra Avrupaya adımımı bile atmazdım ama. | Open Subtitles | طوال هذا الوقت هُنا أثناء الحرب، لا أكترث لأوروبا. |
50 yıl içinde orta çağ öncesi durumdan görevini yapan ulus ve devlet ile 100 yıl önceki Avrupa'ya gitmişlerdir. | TED | في 50 عام إرتقوا من موقف ما قبل العصور الوسطى إلى وضع جيد مماثل لأوروبا منذ 100 عام, بأمم و حالات فعالة مناسبة. |
Hastalık Avrupa'yı alt üst ederken, tüm bilimadamlarını bir araya getirdiler ve donup kaldılar. | TED | في فترة اجتياحه لأوروبا قاموا بتجميع مجموعة من العلماء ولكنهم كانوا بحيرة من أمرهم. |
Batı'ya doğru İtalya'ya varmış, Batı Avrupa'yı Yunan dili ve geleneği ile yeniden tanıştırmış ve Rönesans'ı ateşlemişlerdir. | TED | سافروا لإيطاليا ومعهم اللغة اليونانية والتعليم لأوروبا فاشتعل فتيل عصر النهضة. |
Bu yalnızca Avrupa için değil, bir bütün olarak küresel ekonomi için yıkım demek. | TED | وسيكون ذلك كارثياً ليس فقط لأوروبا ولكن بالنسبة للإقتصاد العالمي ككل. |
Avrupa'ya getirdiği haberler çok uzaklara yayıldı, ardından gelen kaşiflere ve göçmenlere ilham oldu. | TED | والأخبار التي عاد بها لأوروبا انتشرت بكثرة بعيدا، مشجّعا كل المكتشفين والمستوطنين الذين قدموا من بعده. |
Patates Avrupa'nın hayrı için fazla verimliydi. | TED | بالنسبة لأوروبا كانت البطاطا ذات كفاءةٍ مفرطة. |
Öyleyse alt kattaki o genç İngiliz hanıma söyle, insanlığın yararı için Orta Avrupa'nın kaybolmaya yüz tutan yerel danslarından birini kaydediyorum. | Open Subtitles | اننى اقوم بالتلحين من اجل الأنسانية لواحدة من الرقصات الشعبية المفقودة لأوروبا الوسطى |
Şimdi, Goldfinger Avrupa'ya gidiyor ve Miami plajı polisi tarafından tutuklanmamış olmanı | Open Subtitles | بالمقابل ، جولدفينجر سافر لأوروبا و بفضل الله فقط و سيد ليثير وتدخلاتى الدبلوماسية مع السفير البريطانى |
Evet. Hiç Avrupa'ya gitmedim. Gitmeye can atıyorum. | Open Subtitles | نعم،أنا ما سبق وذهبت لأوروبا أنا بالكاد أنتظر |
Sonunda bir cinayeti çözmek için Avrupa'ya geri çağırıldım. | Open Subtitles | أخيراً تم استدعائي لأوروبا لحل قضية قتل. |
Bu bir Avrupa haritası. 1600'lerin sonlarından kalma. | Open Subtitles | إنّها خارطة لأوروبا تعود إلى أواخر القرن السّابع عشر |
O yüzden bu çok lüks ve pahalı Avrupa turundayım. | Open Subtitles | كما تعلم ، تم إختياري كملكة الصابون الأمريكي هذا سبب أنني في هذه الرحلة المدفوعة مسبقا لأوروبا |
Pahalı olacağını biliyorum ama biz Avrupa'ya gitmeyiz. | Open Subtitles | أعلم بأنه سيكلف الكثير لاكننا لانذهب لأوروبا |
Avrupa'ya döndüğümde kendi başıma yaşamam gerektiğini anladı. | Open Subtitles | أنها تفهم الآن أنى بعودتى لأوروبا,سأضطر للحياة بمفردى. |
Ama Avrupaya varmak için hayatlarını riske etmek zorunda olduklarını biliyorlardı, Akdeniz boyunca yolculuk yaparak, zalimlikleri ile ün yapmış insan kaçakçılarına güveneceklerdi. | TED | لكنهم يعرفون أنه من أجل الوصول لأوروبا يجب عليهم المخاطرة بحياتهم السفر عبر البحر المتوسط بالاتفاق مع مهربين ذوي سمعة سيئة |