Güzel bir hediye. Kabzası inci işlemeli, nadide bir parça. | Open Subtitles | إنها هدية رائعة , مقبض لؤلؤي طراز جامعي الأسلحة |
Aslında... Fildişi renginde. Aslında, inci beyazı. | Open Subtitles | ـ بالواقع إنه عاجي اللون ـ بالواقع إنه لؤلؤي |
Ama yine de ona para ödeniyor. İnci kolye ile daha iyi olur. | Open Subtitles | لكن مُجددًا، إنّها تتعامل بلطف، تفضّلي، من الأفضل أن تأخذي لؤلؤي. |
Dudaklarımdan öper, sonra suratıma ipek bir yastık koyar ve inci kabzalı bir revolver ile şakağımdan vurabilirdin. | Open Subtitles | تقبلني على شفتي ثم تضع مخدة ناعمة على وجهي وتطلق النار عبر صدغي بواسطة مسدس مقبضه لؤلؤي اللون. |
Birinci yıldönümümüz için bana sedef kabzalı bir 38'lik verdi. | Open Subtitles | أهداني مسدس لؤلؤي عيار 38 لعيد زواجنا الأول |
İnci Beyaz Spermli Koca Siyah Çükler, | Open Subtitles | اقضبه سوداء ضخمه مع منيء ابيض لؤلؤي, |
"Şarapnel yağmuru" ve "yara izi" yerine de ..."inci dizisi" ve "ahududu çörekleri" koyalım. | Open Subtitles | دعنا نستبدل "وابل الشظايا" و"منديل الندبة" بـ"عقد لؤلؤي" و"كعكات التوت". |
nefsi müdafadan beraat etti Mickey babama hediye etti silahı güzel bir hediye inci kabza. kolleksiyonlar için ne şeker -biliyorsun Mickey Cohen ünlü bir atıcıydı bölge mahkemesi hala kanıtları saklıyor. | Open Subtitles | وأطلق سراحه بحجة دفاعه عن نفسه لذا أعطاه "ميكي" هدية إنها هدية رائعة , مقبض لؤلؤي طراز جامعي الأسلحة -ياله من أمر لطيف |
Harbi bir çocuk, Accattone, inci gibi bir adam. | Open Subtitles | إنهُ فتى طيب حقاً. رجل لؤلؤي. |
Devenin boynunda inci bir kolye! | Open Subtitles | عقد لؤلؤي في رقبة الجمل |
İnci taktım. | Open Subtitles | أنا أرتدي عقد لؤلؤي |
Bu inanılmaz Bulgari inci gerdanlığını verdi. | Open Subtitles | "وأعطاني قلادة "بولغاري بعقد لؤلؤي ومعلق به حرف (بي)بالذهب |
Diğer zamanlarda inci gibi parlak. | Open Subtitles | واوقات اخرى هناك لمعان لؤلؤي. |
- İnci kayış. - Benim için mi? | Open Subtitles | -سروال تحتي لؤلؤي |
İnci beyazlığı ! | Open Subtitles | بياض لؤلؤي |
Kısa namlulu bir 38'likti. Nikel kaplama, sedef oymalı kabzası vardı. | Open Subtitles | أنف أفطس، 38، مطلي نيكل، مقبض لؤلؤي |