FBI sorgulamak için kendisini götürdüğünde dükkânın pencerelerine tuğlalar atılmış, her şey yağmalanmış. | Open Subtitles | عندمـا أخذته المباحث الفيدرالية لإستجوابه لقد رمي المحل بالطوب ، وقد نهبت الخزنة |
Dokunmayacaksın, koklamayacaksın üstünde oyun kağıtlarını kullanmayacaksın ve sorgulamak için ödünç almayacaksın. | Open Subtitles | أنتَ لن تلمسه أو تشمّه أو تضع ورق اللعب عليه، أو تستعيره لإستجوابه |
sorgulamak için mahkeme emrine gerek yok. | Open Subtitles | فلا نحتاج لأمر محكمة لإستجوابه. |
Sorgulama için sınırsız yetki istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن يتم منحي وصول سهل له لإستجوابه |
Onu da sorguya çekmek zorundayız. | Open Subtitles | -سنضطرّ لإستجوابه أيضاً |
sorgulamak için bir kaç dakika sonra döneceğim. | Open Subtitles | سأعود لإستجوابه بعد قليل. |
sorgulamak için zamanımız yok. | Open Subtitles | ليس لدينا الوقت لإستجوابه |
Onu sorgulamak için direk kendisi geldi. | Open Subtitles | لقد أتى مباشرة لإستجوابه. |
Mike içeridekiyle ilgili sorgulamak için Lawrence'ı aldı. | Open Subtitles | (قبض (مايك) على (لورنس لإستجوابه بشأن المُسرّب. |
Hotch, bu Bethany Wallace'ın kocası Karl. Sorgulama için getirdik. | Open Subtitles | (هوتش)، هذا (كارل) زوج (بيثاني والاس) أحضرناه لإستجوابه |
Sorgulama için alıyorum bunu. | Open Subtitles | سآخذه لإستجوابه. |