Bu insanları susturmak için baban bir kamyon para harcamıştır herhalde. | Open Subtitles | لا بدّ أن أبيك دفع الكثير من المال لإسكات هؤلاء الناس |
Ben üzerime düşeni yapıyorum, bir feminist olmaya çalışıyorum, dünyadaki kadınların seslerini yükseltiyorum ve evde de, en çok sevdiğim kadınları susturmak için yüksek sesimi kullanıyorum. | TED | لذلك فإنني هنا أقوم بواجبي، محاولًا لأكون مناصرًا للمرأة، موصلًا أصوات النساء حول العالم، وفي البيت، أستخدمُ صوتي العالي لإسكات صوت المرأة التي أحبها أكثر شيء. |
Uçakta insanları susturmanın en iyi yolu. | TED | إنها أفضل طريقة لإسكات الناس على الطائرة. |
Bir erkeği susturmanın iki kesin yolu olduğunu biliyorum. Bunlardan biri seks. Diğeri ne? | Open Subtitles | أعرف طريقتَين مضمونتَين وسريعتَين لإسكات الرجل، إحداهما إقامة علاقة |
Gizemli adam aynı zamanda tecavüzcüyse bara Tate'i susturmaya gitmiş olabilir. | Open Subtitles | و ما إذا كان رجلنا الغامض هو نفسه المُغتصب ربما قد يكون ذهب للحانة لإسكات تايت |
Anne'in eski kocasına susması için para vermemi istediğinde, bunu savunuyordun. | Open Subtitles | عندما اردتنى أن أدفع نقوداً لإسكات زوج (آن) السابق كان هذا مبرراً |
Sanırım zihnindeki sesleri kısmanın bir yolunu bulduk. | Open Subtitles | أعتقد بأنّنا وجدنا وسيلة لإسكات الأصوات برأسك |
Hadi ama çocuklar, hepiniz bunun solcuların çenesini kapatmak için yapılan formaliteler olduğunu biliyorsunuz. | Open Subtitles | بحقكم يا شباب تعرفون أنه مجرد إجراء شكلي لإسكات مثيري المشاكل اليساريين |
Belki de bu kızı susturmak için şiddet içermeyen bir yol vardır. | Open Subtitles | ربما هناك طريقة غير عنيفة لإسكات هذه الفتاة |
Eğer bu, Avrupa Konseyi'nin Başkanı'nı susturmak için kullanmak amacında olduğunuz bir demokrasi biçimi ise, size şunu söyleyebilirim: | Open Subtitles | إذا كان هذا نوع الديموقراطية التي تحاولون استخدامها لإسكات رئيس المجلس الأوروبي |
Ama önce Neil'i bulmamız gerekiyordu Simon'ın çenesini susturmak için. | Open Subtitles | علينا ايجاد نيل على الاقل لإسكات سايمون عن التذمر من سيارته - انا لن ادفع لذلك |
Pentagon kuduz köpekleri susturmak için Üç Ahbap Çavuşları süt tatiline çıkarmış olmalı. | Open Subtitles | ،لابُد أن وزارة الدفاع الأمريكية قلقة .لتوزّع الثلاثة المُضحكين .لإسكات الكلب المجنون العجوز - مُضحكين هاه؟ |
Almanlar onu susturmak için Mercier'i ev hapsine aldilar. | Open Subtitles | وضع الألمان (ميرسير) قيد الإقامة الجبرية في محاولة لإسكات صوته.. |
Eğer Bay Jefferson, kölesi Sally Hemings ile beraber olmuş olmasa, ne diye Bay Callender'i susturmak için 50 dolar teklif etsin ki? | Open Subtitles | لقد وقع السيد (جيفيرسن) الضمان دفع 50 $ لإسكات السيد (كاليندر) |
Onu susturmanın tek yolu, kafasına örtüyü... | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لإسكات الببغاء كانتبوضعالغطاء... |
Onu susturmanın tek yolu, kafasına örtüyü... | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لإسكات الببغاء كانتبوضعالغطاء... |
Bu çocuğu susturmanın yolunu bulacağım. Hoşça kal. -Hayır, bekle. | Open Subtitles | سأجد طريقة لإسكات الطفل، إلى اللقاء |
Jack Cruz'u öldürdüğünü bilen tek kişiyi susturmaya geldin. | Open Subtitles | أتيت إلى هنا لإسكات الشخص الوحيد (الذي عرف أنك قتلت (جاك كروز |
Anne'in eski kocasına susması için para vermemi istediğinde, bunu savunuyordun. | Open Subtitles | عندما اردتنى أن أدفع نقوداً لإسكات زوج (آن) السابق كان هذا مبرراً |
Bunun sesini kısmanın bir yolunu bulmalısın. | Open Subtitles | عليك إيجاد طريقة لإسكات هذا |
James'in çenesini kapatmak için, yedek arabalardan birini. | Open Subtitles | لإسكات جيمس أخذت قطع غيار سيارات |