Durumumu düzeltmek için bu adamlarla bir uzlaşma yolu bulmalıyım. | Open Subtitles | هؤلاء القوم يجب أن يكونوا منفتحين لترتيبات عادلة لإصلاح الأمور |
Jack, aramızı düzeltmek için bir yol bulmaya çalışıyordum ve sonunda buldum. | Open Subtitles | "جاك" ,لقد كنت أفكر بطريقة لإصلاح الأمور بيننا... وفي النهاية وجدت هذه |
Liam ile aramı düzeltmem için ne gerekiyorsa yapmamlıyım, ve onun eskiden çıktığı kızla çıkmak... | Open Subtitles | تعلمين, علي أن أفعل ما أستطيع لإصلاح الأمور مع ليام ومواعدة فتاة كان يواعدها |
Son saatlerimi aramı düzeltmem gereken biriyle geçireceğim. | Open Subtitles | سوف أقضي ساعاتي الأخيرة أقدم تعويضات لشخص ما أحتاج لإصلاح الأمور معه. |
Gördüğün gibi... bir şeyleri onarmak için asla geç değildir. | Open Subtitles | أترى ذلك ؟ إن الأوان لا يفوت مطلقاً لإصلاح الأمور |
Hayır, hayır, hayır, konuşmamız gerekmiyor. Leo ara sıra bazı şeyleri onarmak için uğrar. | Open Subtitles | لا، لا، لا، إننا لا نتحتاج للتحدث ليو، يأتي من وقت لآخر لإصلاح الأمور |
Eminim işleri yoluna koyma şansını çok isteyecektir. | Open Subtitles | أنا متأكد من أنها تريد فرصة لإصلاح الأمور |
Ne yani, böyle yaparak arayı mı düzeltiyorsun? | Open Subtitles | لذلك هذا هو طريقك لإصلاح الأمور. |
düzeltmek için bir şans istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أحظى بفرصة لإصلاح الأمور |
Bunları düzeltmek için bir şey yapması gerektiğini söylüyordu. | Open Subtitles | لقد قالت بأنّها بحاجةٍ ... للقيام بعملٍ ما لإصلاح الأمور |
Bu aramızda olanları düzeltmek için bir fırsattı. | Open Subtitles | هذا هو الوقت لإصلاح الأمور بيننا |
Zararı geri alamaz ama işleri yoluna koymak için bunu kullanabilirsin. | Open Subtitles | أعني , لن يكون الأمر كما كان بعد ان تمّ الضرر لكن ربما يمكنك استخدامه لإصلاح الأمور |
Kevin, Charlie bu akşam uğrayacak, işleri yoluna koymak için. | Open Subtitles | (كيفن) سيمر (تشارلي) الليلة في محاولة لإصلاح الأمور |
Ne yani, böyle yaparak arayı mı düzeltiyorsun? | Open Subtitles | لذا هذه طريقتك لإصلاح الأمور. |