Biliyorum, şu kolonicilere bir şey yaptırmak için onları ikna etmek gerekiyor. | Open Subtitles | على المرء التعقل مع هؤلاء المستوطنين لإقناعهم بعمل أي شيء |
Onları satılacak zamanın şimdi olduğuna ikna etmek için ordayım. | Open Subtitles | أنا هناك لإقناعهم بأن الوقت المناسب للبيع الآن. |
Dallas polisindeki bazı arkadaşları ziyaret edip bu rehine olayının bir eşek şakası olduğuna iknâ etmem gerekti. | Open Subtitles | اضطررت للمجيء وزيارة بعض الأصدقاء في شرطة (دالاس) لإقناعهم بأن مسألة الاختطاف خاصّتك خدعة، انهضي. |
Biliyorum. Bu adamlara bir iş yaptırabilmek için önce ikna etmeye çalışmak gerek. | Open Subtitles | على المرء التعقل مع هؤلاء المستوطنين لإقناعهم بعمل أي شيء |
onları ikna etmenin en hızlı yolu yaparak göstermektir. | TED | الطريقة الأسرع لإقناعهم هى بالقيام بذلك. |
Onları böyle olduğuma ikna etmek için sana ihtiyacım var. | Open Subtitles | أحتاج منك أن تستخدم نفوذك لإقناعهم بأنني على حق |
Hayır, eğer ararsak onları kafadan çatlak olmadığımıza ikna etmek yarım saat sürer. | Open Subtitles | لا، إذا كان لنا أن ندعو لهم، سوف يستغرق نصف ساعة لإقناعهم بأن نحن لسنا المجانين. |
Onları ikna etmek için benim yapabileceklerimden daha fazlasını yaptınız. | Open Subtitles | بذلت قصارى جهدي لإقناعهم بذلك |
İkna etmek için beta testi sonuçlarını kullanın. | Open Subtitles | -استخدم نتائج الاختبار التجريبي لإقناعهم . |
Dallas polisindeki bazı arkadaşları ziyaret edip bu rehine olayının bir eşek şakası olduğuna iknâ etmem gerekti. | Open Subtitles | اضطررت للمجيء وزيارة بعض الأصدقاء في شرطة (دالاس) لإقناعهم بأن مسألة الاختطاف خاصّتك خدعة، انهضي. |
Onları, kârdan pay almaları için ikna etmeye yönelik tüm girişimleriniz kulak ardı edildi. | Open Subtitles | كل محاولاتكم لإقناعهم بحصة من الفوائد لمتلقآذاناًصاغية. |
Herkesi karanlık bastıktan sonra barınaklara girmeleri için ikna etmeye çalışacaklar. | Open Subtitles | لإقناعهم بدخول الملاجئ عند حلول الظلام |
Gençlere dokuz oturumda, 18 saatte pornografi okuryazarlığı öğrettiğimizi duyan insanlar ya çocukları oturtup nasıl pornografi izlendiğini göstermeye çalıştığımızı ki yaptığımız bu değil ya da onları bir kere dahi olsa pornografi izlemenin, sağlıklarına yapabilecekleri en kötü şey olduğuna ikna etmeye çalışan pornografi karşıtı aktivist grubun parçası olduğumuzu düşündüklerini sanıyorum. | TED | عندما يسمع الناس أننا ندرّس 9 جلسات، لبرنامج من 18 ساعة حول محو الأمية الإباحية للمراهقين، أظن أنهم يعتقدون أنّنا نجلس الأطفال ونحاول أن نعلمهم كيف يشاهدون الإباحية، وهذا ما لا نفعله، أو أنّنا جزء من مجموعة تحارب الإباحية في محاولة لإقناعهم أنّهم لو شاهدوا الإباحية سيكون من أسوء الأشياء لصحتهم على الإطلاق. |
Ama elçiliğinize neler olduğunu anlattığınızda size inanmadılar ve siz de onları ikna edebilelim diye bize bazı gerçek kanıtlarla gelmeye karar verdiniz. | Open Subtitles | ولكن عندما أبلغت سفارتك بما حدث لم يصدقونك .. لذلك قررت أن تحاول الحصول على بعض الأدلة الحقيقية لإقناعهم |
Teknikerler çalıştığını doğrulacak fakat nasıl onları ikna ediceksin ki bu bir düzmece değildir. | Open Subtitles | يقول الفنيين أنهم فحصوا القطع ما الذي يمكنك فعله لإقناعهم أنك حقيقي؟ |