Galaksiler arası köprüyü tamamlamak için potansiyel uzay geçitlerini tanımlamak... önceliğimiz olmalı, bütün küçük köylerin yerlileriyle temas kurmak değil. | Open Subtitles | يجب أن نحدد بوابات الفضاء لإكمال الجسر بين المجرات ذلك يجب أن يكون أولوياتنا ليس إقامة اتصالات مع السكان المحليين |
Yani kurbanı tamamlamak için hâlâ bir kadına ihtiyaçları var. | Open Subtitles | هذا يعني بأنهم ما زالوا يحتاجون إلى امرأة لإكمال التضحية. |
Bu nedenle 35 m uzunluğundaki ofisi tamamlamak için... ...kağıt tüpler ve ahşap bağlantı elemanları getirdik. | TED | لذا جئنا بأنابيب الورق المقوى والمفاصل الخشبية لإكمال مكتب طوله 35 مترا. |
Başkalarının işlerini yapmakla meşguldüler, kendi işlerini bitirmeye gerçekten zaman ve enerjileri kalmıyordu. | TED | هم مشغولون بعمل وظائف الآخرين ، فينفذ منهم الوقت والطاقة لإكمال عملهم الخاص. |
Düğünün tamamlanması için onun etrafında üç kere yürümen gerekiyor. | Open Subtitles | ـ لإكمال مراسم الزواج عليكِ أن تلتفين حوله ثلاثة مرات نحو اليمين. |
Ön duruşma ayın 19'u saat 10:00'da yapılacak, o zaman davaya devam etmek için yeterli kanıtın olup olmadığına karar vereceğim. | Open Subtitles | جلسة الإستماع الأولية ستكون في الـ19 من الشهر العاشرة صباحاً، حينها سأقرر إن كان لدينا أدلة كافية لإكمال المحاكمة |
Ödevi bitirmek için 10 dakikan var. Her taştan bulacaksın. | Open Subtitles | أمامك 10 دقائق لإكمال هذه المهمة، من الأفضل لك أن تجد كل الصخور |
Heykelin dijital yeniden inşaasını tamamlamak için fotoğraflarını arıyoruz. | TED | فوجدنا بالفعل صورًا لإكمال البناء الرقمي لهذا التمثال. |
Ve benzer olarak, şimdi, birşey yapmadan önce, bir işi başarıyla tamamlamak için kendime ne tarz bir kafa yapısına ihtiyacım olduğunu sorarım. | TED | وبالمثل، الآن قبل أن أفعل أي شئ سألت نفسي ما هي العقلية المطلوبة لإكمال المهمة بنجاح |
Portreyi tamamlamak için adeta bir dalgaya kapılmış, büyük bir hevesle çalışıyordum. | Open Subtitles | مدفوع للأمام على موجة من المجد عملت بشغف لإكمال الصورة |
Yıllarca kıtayı kat eden tren yolu hattını tamamlamak için çalışarak ellerine geçen her kuruşu biriktirmişler. | Open Subtitles | عملوا لسنوات لإكمال السكك الحديدية العابرة للقارات مدخرين كل أموالهم، ثم يقومون بإرسالها إلى عائلاتهم |
Diğerleri fantezisini tamamlamak için öldürüldüler. | Open Subtitles | أما الآخرين فقد قتلوا فقط لإكمال هذا الخيال الذي لديه |
Aptal aile fotoğrafını tamamlamak için tek eksiğimiz bir kedi. | Open Subtitles | أحمق هو كل ما ينقصنا لإكمال صورة العائلة |
Yolculuğumuzu tamamlamak için eski çağlardan ölümü alt ederek geldik. | Open Subtitles | عبرنا العصور لإكمال سعينا وإحتلنا على الموت بذاته |
Son birkaç bölümü bitirmeye vaktim olmadı. | Open Subtitles | لم يسعني الوقت لإكمال الفصول القليلة الأخيرة |
1560'ın başlarında başladığı bu binanın tamamlanması yirmi yıldan fazla sürdü. | Open Subtitles | استغرق الأمر منه أكثر من 20 عاما، في مستهل 1560، لإكمال هذا المبنى. |
Ön duruşma ayın 19'u saat 10:00'da yapılacak o zaman davaya devam etmek için yeterli kanıt olup olmadığına karar vereceğim. | Open Subtitles | جلسة الإستماع الأولية ستكون في الـ19 من الشهر العاشرة صباحاً، حينها سأقرر إن كان لدينا أدلة كافية لإكمال المحاكمة |
Biz davalının annesini birçok kez bıçakladığını, o ölürken başında beklediğini ve işi bitirmek için de, onu başından vurduğuna inanıyoruz. | Open Subtitles | نعتقد أن المتهم طعن أمه عدة مرات وقف أمامها وهي تحتضر وأطلق النار على جبينها لإكمال الحدث |
Şimdi bu kötü oğlana bir yumruk çıkart Ve anı tamamla, bunu hakettin. | Open Subtitles | الأن اشرب من هذا الكوب لإكمال المتعة إستحققته |
Onun üzerindeki çalışmalarımı tamamlama fırsatım bile olmadı. | Open Subtitles | لم تتسنّ ليّ الفرصة لإكمال دراستي عليه |
Görevi tamamlayıp, tepeye ulaşmak için 36 saati var. | Open Subtitles | لديه 36 ساعة لإكمال المهمة و الوصول إلى موقع الإنزال. |
Son aşamayı da tamamlaması gerek. Shipley'lerde olduğu gibi. | Open Subtitles | لربّما هو توقّت الحاجات لإكمال دورته مثل هي كان عندها مع شيبليس. |
Buraya o saçmalığı izlemeye değil, Avatar eğitimini tamamlamaya geldin, Korra. | Open Subtitles | كورا) أنت لست هنا من أجل) مشاهدة هذا الهراء أنت هنا لإكمال تدريبك كأفتار |
Ancak görevi tamamlayacak cesaretin yoktu. | Open Subtitles | لكن لم تكن لديك الشجاعة لإكمال المُهمة وحسب. |
Kurban için hissettiklerimiz, bu davayı sürdürmek için yeterli delil teşkil etmiyor! | Open Subtitles | المشاعر القاسيّة للأهل الضحيّة لا يعتبر دليل يستند عليه لإكمال القضيّة |