"لإيجاد طريقة" - Traduction Arabe en Turc

    • bir yol bulmaya
        
    • bir yolunu bulmak
        
    • yol bulmak
        
    • bir yol bulmamız
        
    • bir yolunu bulmamız
        
    • yolunu bulmalıyız
        
    • yolunu bulmak için
        
    Oğlunu vermemen için beraber bir yol bulmaya çalışamaz mıyız? Open Subtitles لإعادة بناء حياتهم ألا يُمكننا العمل معاً؟ لإيجاد طريقة لإبقاء إبنكِ ؟
    Bütün seneyi seni okula sokabilmek için bir yol bulmaya harcarız. Open Subtitles وسوف نقضي السنة بأكملها فقط لإيجاد طريقة لك لكي تدخل.
    Binaya girmenin başka bir yolunu bulmak zorundayız hepsi bu. Open Subtitles فقط نحتاج لإيجاد طريقة أخرى لدخول المبنى
    Yani burayı soymanın bir yolunu bulmak için 6 saatten az zamanımız var. Open Subtitles إذن فلدينا أقل من ست ساعات لإيجاد طريقة نسرق بها هذا المكان
    Ama geçit yok oldu, eve gitmek için başka bir yol bulmak zorunda kalacaksın. Open Subtitles ولكن مع البوابة دمرت، سيكون لديك لإيجاد طريقة أخرى المنزل.
    Yakın arkadaşım Tony Porter'ın da dediği gibi erkekleri yardıma çağırmak için bir yol bulmamız gerek. TED نحن بحاجة كما قال صديقي توني بورتر، لإيجاد طريقة لتقريب الرجال مجددًا.
    Herkes, buna kendim de dahil olma üzere onunla ne yapacağımızı bilmemiz için hissettiğimiz şeyi tanımlamanın bir yolunu bulmamız gerekir. Open Subtitles فقط أنتم بحاجة للعمل عليه الجميع, بما فيهم أنا بحاجة لإيجاد طريقة لمعرفة
    Yeni korumalar. İçeri girmenin bir yolunu bulmalıyız. Open Subtitles أوه ، المزيد من الحراس سوف نضطر لإيجاد طريقة للدخول
    Tanrı'nın istediği gibi barış içinde yaşamanın yeni yolunu bulmak için buradayız. Open Subtitles نحن هنا لإيجاد طريقة جديدة للعيش فى سلام .. حيث أنها إرادة الإله
    İnsanların sizin ürünlerinizi tekrar sevmesi için bir yol bulmaya çalıştım, ama işe yaramadı. Open Subtitles لقد كددت لإيجاد طريقة ...لأجعل الناس يقعون في حب منتجاتكم، ولكن لم أستطع
    Birlikte bir yol bulmaya çalışabiliriz. Open Subtitles بوسعنا أن نعمل سوياً لإيجاد طريقة لحسم النزال!
    En azından Dahlia'dan tamamen kurtulmak için bir yol bulmaya biraz zaman kazandırır. Open Subtitles أقلّها سيمهلنا ذلك حين لإيجاد طريقة للتخلّص من (داليا) للأبد.
    Onu durdurmanın bir yolunu bulmak için hâlâ vaktimiz var yani. Open Subtitles ما يعني أنّ أمامنا وقتاً لإيجاد طريقة لإيقافها
    Yoksa birlike hayatlarımızı sürdürmenin bir yolunu bulmak, 21. yüzyılda liderliği paylaşmak veya Şi Cinping'in dediği gibi yeni güç ilişkileri kurmak için hayal gücümüzü ve cesaretimizi kullanabilecek miyiz? TED أو هل نستطيع استحضار المخيلة والشجاعة لإيجاد طريقة للبقاء سويّة، لتقاسم القيادة في القرن 21، أو إنشاء شكل جديد من العلاقات بين القوى الكبرى كما قال شي جين بينغ؟
    Onunla başa çıkmak için bir yol bulmak, hepimizin görevi. Open Subtitles الأمر عائد لنا جميعا لإيجاد طريقة للتعامل معها
    Hastalık o kadar dehşet vericiydi ki; Birleşik Devletler Başkanı durdurabilecek bir yol bulmak için olağanüstü bir ulusal çalışma başlattı. TED المرض كان كابوسا للأباء إلى درجة أن رئيس الولايات المتحدة أطلق برنامجا وطنيا استثنائيا لإيجاد طريقة للقضاء عليه !
    Evet. Bir an önce kamuoyunu sakinleştirecek bir yol bulmamız gerek. Open Subtitles نعم، نحن بحاجة لإيجاد طريقة لتهدأة الرأي العام.
    Öyleyse hafızanı canlandırmak için bir yol bulmamız gerekecek. Open Subtitles إذًا أظنّنا سنضطرّ لإيجاد طريقة لتنشيط ذاكرتك.
    Seni oradan çıkarmanın bir yolunu bulmamız gerek. Open Subtitles نحن بحاجة لإيجاد طريقة لإخراجك
    Biyolojiyi bu inanılmaz data ile birleştirmenin bir yolunu bulmamız gerekiyordu. Ve bunu yapmanın yolu, bütün genetik bilgiyi bir avatar oluşturabilecek şekilde sıralanmış olarak barındıran bir dublör, biyolojik bir dublör bulmaktı. TED احتجنا لإيجاد طريقة لاكتشاف الطبيعة الحيوية لتلك البيانات المذهلة، والطريقة لفعل ذلك كانت إيجاد بديل، بديل حيوي، والذي يمكن أن يحتوي على كل المعلومات الوراثية، حيث يُركب بطريقة يمكن بها أن يُقرأ متكاملاً ويمكن فعلاً أن يصنع صورة تجسيدية مذهلة.
    Tucker'ın hatrına, birlikte olmanın bir yolunu bulmalıyız. Open Subtitles نحن بحاجة لإيجاد طريقة للبقاء معًا من أجل مصلحة تاكر.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus