"لإيقاف ذلك" - Traduction Arabe en Turc

    • bunu durdurmak
        
    • Bunu durdurmanın
        
    • bunu durduracak
        
    • durdurmak için
        
    • bunu engellemek için
        
    Bu çocuk ölecek ve bunu durdurmak için hiçbir şey yapamıyorum. Open Subtitles هذا الصبي سيموت و لا يوجد ما يمكنني فعله لإيقاف ذلك
    Bu çocuk ölecek ve bunu durdurmak için hiçbir şey yapamıyorum. Open Subtitles هذا الصبي سيموت و لا يوجد ما يمكنني فعله لإيقاف ذلك
    En sevdiğim kısmı da, bunu durdurmak için yapabileceğin hiçbir şey yok. Open Subtitles وجزئي المفضل، هو أنّه لن يكون هنالك شيئاً تفعلينه، لإيقاف ذلك
    Değer verdiğim herkesi kaybetmeden önce Bunu durdurmanın bir yolunu bulsan iyi olacak. Open Subtitles يجب أن تجدي طريقة لإيقاف ذلك قبل أن أخسر كل من أهتم بهم
    - İyiyim, ama Bunu durdurmanın bir yolunu bulmak zorundayız. Open Subtitles أنا بخير ، لكن علينا إيجاد طريقة لإيقاف ذلك الشيء
    Edward Darby'nin bunu durduracak gücü yok. Open Subtitles إدوارد داربي)، لايملك السلطة لإيقاف ذلك)
    Sherlock şunu anla, bunu engellemek için dünyada yapmayacağım şey yok. Open Subtitles أرجوك .. تفهم .. سأفعل أي شئ في هذا العالم لإيقاف ذلك من أن يحدث
    Binlercesi ölecek ve bunu durdurmak için hiçbir şey yapamam. Open Subtitles الآلاف سيموتون، وليس باليدِّ حيلةً لإيقاف ذلك.
    Her şeyi yapmak istiyorum, bunu durdurmak mümkün diyorum. Open Subtitles أقول فقط بأنني سأفعل ما بوسعي لإيقاف ذلك
    Ve bunu durdurmak için gelecekten geçmişe gönderilen bir adam hakkında. Open Subtitles . و الرجل الذي أرسل من المستقبل لإيقاف ذلك هنا، في يومنا الحالي
    Dünya altüst oluyor ve ben bunu durdurmak için Coquilles Adalarına gidiyorum. Open Subtitles العالمينهار.. وأنا ذاهبة لـ"جُزر كوكيل" في محاولة لإيقاف ذلك
    .. ve bunu durdurmak için yapabileceğin hiçbir şey yok. Open Subtitles و لا يوجد شيء يمكنك فعله لإيقاف ذلك
    Ve bunu durdurmak için her şeyi yapabilecek biri diyebilirim. Open Subtitles وسيفعل أيّ شيءٍ لإيقاف ذلك من الحدوث.
    Bunu durdurmanın bir yolu olmalı en kötüye Hazırlıklı olmalısın Open Subtitles لابُد أن هناك طريقة لإيقاف ذلك يجب أن تستعد للأسوأ
    Bunu durdurmanın tek yolu var. Open Subtitles وأتمتع بأمله الذي يتلاشى في البقاء حياً هناك طريقة واحدة لإيقاف ذلك
    Şimdi, Bunu durdurmanın tek yolu kurşunlar uçuşturmak ve arabalarla kovalamaktı ama artık pek gerekli değil. TED وكانت الطريقة الوحيدة التي اعتدنا استخدامها لإيقاف ذلك الإرهابي هي بأمطار من الرصاص ومطاردة بالسيارة، لكن لم يعد هذا ضروريا بعد الآن.
    Her şeyi çözdüm ve Bunu durdurmanın bir yolunu buldum. Open Subtitles لقد فهمت الأمر ووجدت طريقة لإيقاف ذلك
    Çünkü anlatırsam gerçek olduğunu anlayacaktım ama gerçek olmadığına, Bunu durdurmanın bir yolunu bulabileceğime telafi edebileceğime inanmak istedim. Open Subtitles لأنّ إخبارك يجعل الأمور حقيقيّة و كنتُ بحاجة لاعتقاد العكس... لاعتقاد أنّ هناك طريقة لإيقاف ذلك و أنّ الإصلاح ممكن.
    Bunu durdurmanın da tek bir yolu var. Open Subtitles ولكن يوجد طريقة واحدة لإيقاف ذلك.
    O ve bayan Wyatt çok geç olmadan bunu durduracak anahtar kişiler. Open Subtitles هو والآنسة (وايت) هما المفتاح لإيقاف ذلك قبل فوات الأوان
    Ömür boyu hapis yatacaksın ve bunu engellemek için yapabileceğin hiçbir şey olmayacak. Open Subtitles سيضعونك في السجن مدى الحياة ولن تستطيع فعل أي شيء لإيقاف ذلك

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus