Böyle bir şeye sahip olmak için her şeyimi verirdim. | Open Subtitles | انا اتنازل عن اى شئ لاتمكن من الحصول على هذا ثانية |
Ama dünyayı onun tepesinden görmek için hayatım boyunca bekledim. | Open Subtitles | ولكنني انتظرتُ طوال حياتي لاتمكن من المشاهدة من قمتة. |
Ama dünyayı onun tepesinden görmek için hayatım boyunca bekledim. | Open Subtitles | ولكنني انتظرتُ طوال حياتي لاتمكن من المشاهدة من قمتة. |
Kendi hayatım için o kadına bunu yapamam. | Open Subtitles | لا يمكنني فعل هذا لتلك المرأة فقط لاتمكن من العيش |
Bu gece için bir yemek ayarlamaya çalışıyor ki böylece müstakbel üvey annemle tanışabileyim. | Open Subtitles | أنة يحاول أقامة عشاء لهذة الليلة لاتمكن من مقابلة زوجة أبى المستقبلية |
Birkaç bardak kahve için gece geç saatlere kadar aşna fişna için ayakta kalacaktım. | Open Subtitles | لقد كنت سأشرب كأس من القهوه لاتمكن من السهر |
Seni ağırlamak için yatağımdan kalkmamın yasak olduğunu kızmıza söyler misin? | Open Subtitles | هل يمكنك إخبار ابنتنا من فضلك أنه من المسموح لي مغادرة الفراش لاتمكن من الترحيب بك |
Bu nedenle orman hizmetlerindeki görevimi bırakmaya ve bu zorluğu anlamak, bir yol bulmak ve bu yoldan oraya gitmek için iklim değişikleri üzerinde direkt olarak çalışmaya başlamaya karar verdim. | TED | لذا قررت ترك مجال خدمة الغابات والبدء بالعمل مباشرة على تغير المناخ, لاتمكن من ايجاد طريقة تفكير ولفهم هذا التحدي, والبدء منها. |
Büyüciks'i bulup getirmem için gereken maksimum süre | Open Subtitles | لاتمكن من إيجاد بانوبيميكس وارجع |
Daha iyi yapabilmek için. | Open Subtitles | لاتمكن من القيام بها بشكل افضل |
Ve gelişimimi tamamlamak için finansal desteğe ihtiyacım var. | Open Subtitles | ايضا اريد دعم مالي لاتمكن من التوسع |