Kofi Annan 11 Eylül sabahı beni basın toplantısı yapmak için çağırdı. | TED | ودعاني كوفي عنان في صباح الحادي عشر من سبتمبر لاجراء مؤتمر صحفي |
Bariyerleri geçtilerse aramayı yapmak için bir yerde durmaları lazım. | Open Subtitles | إن تخطوا حواجز الطريق فعليم التوقف بمكانٍ ما لاجراء المكالمة |
Onu göndermeden önce son bir test daha yapmak için vaktimiz var. | Open Subtitles | لدينا الوقت لاجراء اختبار اخير قبل ان ننقله |
Bayanlar ve baylar, 18 yaşındaki kistik fibroz hastasına iki yönlü sıralı akciğer nakli yapmak için buradayız. | Open Subtitles | حسنا,سيداتى سادتى نحن هنا لاجراء زراعه ثنائيه تتابعيه لرئه ذكر 18 عام |
- Testereyle içini açtılar mı? | Open Subtitles | هل اضطررتِ لاجراء عملية قيصرية؟ |
Testereyle içini açtılar mı? | Open Subtitles | هل اضطررتِ لاجراء عملية قيصرية؟ |
Şimdi normal bir banliyö şehrinde araba sürüşü yapmak için similasyon testine gireceksiniz. | Open Subtitles | الآن ستذهبون لاجراء اختبار محاكاة السياقة التي تضعكم في ظروف حي سكني عادي باحد الضواحي |
Şurada ki klozet çok özel konuşmalar yapmak için birebirdir. | Open Subtitles | ذلك المكان هناك جداً رائع لاجراء المكالمات الخاصة |
Telefon görüşmesi yapmak için odadan çıkmıştı. | Open Subtitles | غادر الغرفة لاجراء مكالمة هاتفية. |
Sadece birkaç test daha yapmak için. | Open Subtitles | فقط لاجراء المزيد من الاختبارات. |
Deneylerimi yapmak için laboratuvar arıyorum. | Open Subtitles | أنا ابحث عن معمل لاجراء تجاربي |
İşimi yapmak için mükemmel bir yer. | Open Subtitles | مكان مثالي لاجراء عملي. |
Görüşme yapmak için gitti. | Open Subtitles | ذهب لاجراء مكالمة |
Yani Powell, insan beyni üstünde deney yapmak için bu denizanasını kullanıyor. | Open Subtitles | اذا (باول) يستعمل قناديل البحر لاجراء اختبارات على أدمغة البشر |