Uzun yollar kat ettin. Bunun için seninle gurur duyuyorum. | Open Subtitles | انت جئت من مكان بعيد وانا فخور بك لاجل ذلك |
Bilmiyorum. Bunun için işimi kaybedebilirim. | Open Subtitles | لا اعرف تعرف انني ربما افقد وظيفتي لاجل ذلك |
Bunun için bana 20 kağıt vermeye ne dersin? | Open Subtitles | لم لا تعطيني 20 دولار لاجل ذلك |
Sen her zaman bana baktın. Bunun için seni seviyorum ,bebek. | Open Subtitles | انت دائما تعتني بي احبك لاجل ذلك |
Bunun için her şeyi yapmaya hazırım. | Open Subtitles | وأنا مستعد لعمل اي شيء لاجل ذلك |
Bunun için nelere katlandık biliyor musun? | Open Subtitles | هل لديك فكره عما ضحينا به لاجل ذلك ؟ |
Böylece -- evet. Evet! Güç ile soru sorarak şaşırtmam. (Alkışlar) (Gülüşmeler) Bunun için çalışmamızı isterdim. | TED | ولذا .. نعم ، نعم! سأستعرض قوتى. (تصفيق) (ضحك) اود ان نعمل كلنا لاجل ذلك |
Oh, Bunun için anlaşırım. Ne zaman? | Open Subtitles | سانتظر لاجل ذلك , في اي وقت ؟ |
Sakın Bunun için beni suçlama. | Open Subtitles | لاتلومني لاجل ذلك .. |
Bunun için gözlerinizi açık tutun. | Open Subtitles | ابقي عينيك مفتوحتين لاجل ذلك |
Bunun için iyi bir sebebim var. | Open Subtitles | انا لدي سبب جيد لاجل ذلك |
Seni Bunun için seviyorum James. | Open Subtitles | وانا احبك لاجل ذلك جيمس |
Sırf Bunun için sana imreniyorum. | Open Subtitles | لاجل ذلك وحيدة أنا كنت بحسدك |