Acaba boş bir zamanında içki içmeye gidebilir miyiz diye merak ediyordum. | Open Subtitles | كنت أتسائل عمّا إذا كنتِ تحبين الذهاب لاحتساء الشراب في وقت ما؟ |
Şey, yani, eğer istediğin şey bilirsin işte, senin için eğlenceliymiş gibi görünüyorsa, belki bir içki içmeye, bir akşam yemeğine, kahve ya da su içmeye gidebiliriz. | Open Subtitles | حسنُ، أعني إن أردتي، إن شعرتِ أن هذا سيكون ممتع لكِ. ربما نخرج لاحتساء الشراب أو القهوة أو ماء أو للعشاء. |
İçki içmeye ne dersin? Pazar akşamı. | Open Subtitles | ما رأيك في أن نخرج لاحتساء الشراب مساء الأحد؟ |
Ve o birini Adams Hotel'de özel martini salonuna içki içmeye götürmek istiyor. | Open Subtitles | تريد أن تصطحب شخصاً لاحتساء الشراب في (ردهة المارتيني) الحميمة (في فندق (آدامز |
Bree'nin beni diğer kadınlarla birlikte içki içmeye çağırdığını hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتذكر عندما أخبرتك أن (بري) دعتني لاحتساء الشراب معها هي وصديقاتها؟ |