Golf arabasını kazandığımda, o aptal surat ifadesini görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع الأنتظار لارى وجهه السمين الغبي عندما يراني افوز بالعربة |
Güneşe çıkmak için sabırsızlanıyorum. Şu güneşe bak. | Open Subtitles | لا أستطيع الأنتظار لأدخل تحت الشمس أنظر لتلك الشمس هناك |
- 13 Aralık... - Tanrım, çok sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | الثالث عشر من كانون الأول أنا لا أستطيع الأنتظار |
Ama kendi çocuğumuzun olmasını sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | يجب أن تعرفي, أني مازلت لا أستطيع الأنتظار إلى أن يكون لدينا طفل |
Korkarım o kadar uzun bekleyemem. | Open Subtitles | أخشى أنه لا أستطيع الأنتظار كل هذه المدة |
Şu Nickie Ferrante'yi görmeye can atıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع الأنتظار لأرى نيكى فيرانتى |
Gelin aptallar. Ranger'ımı görmek için Bekleyemiyorum. | Open Subtitles | هيا يا حمقى, لا أستطيع الأنتظار حتى أرى مغامرى |
Çocuklar Hamptons'tan gelene kadar bekleyemeyeceğim. | Open Subtitles | لا أستطيع الأنتظار حتى عودة الأبناء من الهامبتونس |
Bence bu harika. Onunla tanışmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنه رائع، لا أستطيع الأنتظار لمقابلته |
Böyle şeyleri düşünmek için biraz erken olduğunu biliyorum ama büyümesini görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أعلم أنه من المبكر قول هذا لكنني لا أستطيع الأنتظار لمراقبته يكبر |
Onu elime geçirmek, içini açıp onu bu kadar sert yapan şeyi görmek... ..için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع الأنتظار لكي أضع يدي عليه وأقوم بفتحه, وأعرف ما يجعله هكذا |
Kısa vuruşunu görmek için sabırsızlanıyorum dostum. | Open Subtitles | لا أستطيع الأنتظار لأرى مستواكعلىالمسافاتالقريبة. |
Ben de Biarritz'de sörf yapmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | نعم . لا أستطيع الأنتظار للتجول في بياريتس |
Hey, ben Rachael. Seni görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | مرحبا ، هذه أنا رايتشل لا أستطيع الأنتظار لرؤيتك |
Her şey o kadar güzel kokuyor ki ne yaptığınızı görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع الأنتظار لرؤيه مافعلتموه يارفاق |
Evet, peki, psikiyatristine bunu anlatman için sabırsızlanıyorum! | Open Subtitles | لا أستطيع الأنتظار حتى تخبر طبيبك النفسي بذلك |
- Kendi değerlendirmemi yazmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أتعلمين أنا لا أستطيع الأنتظار لكتابة نقدى الخاص |
Buradan gidip Manhattan'a taşınmayı sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع الأنتظار لكن أخرج من هنا وأذهب إلي منهاتن. |
Bu konuyu kitabından okumayı sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع الأنتظار لأقرأ كل هذا في الكتاب |
Ama burada tek başıma bekleyemem. | Open Subtitles | لكننى لا أستطيع الأنتظار هنا وحدى |
Onunla evlenip, bir gün çocuk ve torun sahibi olmak için can atıyorum. | Open Subtitles | و لا أستطيع الأنتظار ...لكي أتزوج منها يوما ما يكون لدينا أطفال, و أحـفاد |
Bu küçük kasabadan toz olmayı Bekleyemiyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع الأنتظار لأخرج من مدينة الحلوى,هذه |
Bu saçma. Karameladan yoksun bu çocukları korkutmak için 50 yıl bekledim. Daha bekleyemeyeceğim. | Open Subtitles | هذا سخيف , لقد أنتظرت خمسون عاماً لأخافة هؤلاء الأطفال لا أستطيع الأنتظار أكثر من هذا |