Cidden ya, beni yine oradan kapı dışarı etmesine inanamıyorum. | Open Subtitles | حقاً,لا استطيع ان اصدق انه طردنى من هناك مرة اخرى |
Benim için bir ev yaptıracağına inanamıyorum. | Open Subtitles | لا استطيع ان اصدق انه كان ستعمل بناء منزل لي. هذا أكثر من مجرد منزل ، أمي. |
Öldüğüne inanamıyorum. Bahsettiğin kız burda var mı? Bu o. | Open Subtitles | لا استطيع ان اصدق انه رحل. هل هي مشهورة؟ |
Sen olduğunu biliyorum ama yine de inanamıyorum. | Open Subtitles | اعرف انه انت لكن لا ازال لا استطيع ان اصدق انه انت |
Evet. Şirket sırlarını sattığına hala inanamıyorum. | Open Subtitles | نعم , لا استطيع ان اصدق انه باع اسرار شركتنا |
Ama güçlü bir adamdı. Böyle öldürüldüğüne inanamıyorum. | Open Subtitles | لكنه كان شخص قوى، لا استطيع ان اصدق انه مات بهذه الطريقة. |
Bunun için düştüğüne inanamıyorum. | Open Subtitles | لا استطيع ان اصدق انه سقط لذلك. |
Bizi gerçekten labaratuvara getirdiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | - لا استطيع ان اصدق انه حصل علينا لكي يصل بنا إلى المعمل |
- İnanamıyorum, sensin! | Open Subtitles | - أوه, يا إلهي, لا استطيع ان اصدق انه لك! |
Bunu steyşın olduğuna inanamıyorum! | Open Subtitles | لا استطيع ان اصدق انه هذه مركبة عائلية |
Gittiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | . لا استطيع ان اصدق انه اختفى. |
- 12 haftalık olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | لا استطيع ان اصدق انه الاسبوع 12 |
Gösterinin bu gece olduğuna inanamıyorum. Gösterinin bu gece olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | لا استطيع ان اصدق انه الليله |
Hatırladığına inanamıyorum! | Open Subtitles | . أنا لا استطيع ان اصدق انه تذكر! |
Öldüğüne inanamıyorum. | Open Subtitles | لا استطيع ان اصدق انه مات |
Gerçekten sen olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | ! لا استطيع ان اصدق انه انت |