Evet de şirket kapanmış. Yani bunu bulmanın yolu yok. | Open Subtitles | أجل، لكن الشركة قد أفلست، لذا لا تُوجد هناك طريقة لإكتشاف ذلك. |
Olay Yeri'nin testlerine göre lahitin içinde uyuşturucu kalıntısı falan yok. Ayrıca diğer mumyaların da açıklaması yapıldı. - Onlarda da uyuşturucu yok. | Open Subtitles | فحص وحدة الجرائم الميداني يُظهر أنّه لا تُوجد هناك أيّ بقايا مُخدّرات داخل التابوت، |
Evde kimsenin öldürüldüğüne veya organlarının çıkarıldığına dair kanıt yok. | Open Subtitles | لا تُوجد هناك دلائل على تعرّض أيّ شخص للقتل أو التقطيع في المنزل. |
Ve hapishanede başka asit yok gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو أنّه لا تُوجد هناك أيّ أحماض أخرى في السجن. |
Büyük tabelalar yok, posta kodu yok bize yeter. | Open Subtitles | لا تُوجد هناك طرق مُزدحمة قرب رقم المنطقة هذه، لذا يُفترض أن تسير الأمور بشكل رائع |
Erkek, otuzlarının sonlarında, belirgin bir yarası ya da dövmesi yok. | Open Subtitles | إنّه ذكر، في أواخر الثلاثينات من عمره، لا تُوجد هناك ندوب أو أوشام مُميّزة. |
Söylemenin imkanı yok. | Open Subtitles | لا تُوجد هناك طريقة لمعرفة ذلك. |
Beyler, lanet falan yok. | Open Subtitles | يا رفاق، لا تُوجد هناك أيّ لعنة. |
Bu durumdan makul bir çıkış stratejisi yok. | Open Subtitles | لا تُوجد هناك إستراتيجيّة خروج مقبولة. |
Bodrum falan yok yani. | Open Subtitles | لا تُوجد هناك منطقة طابق سفلي. |
Hayatta kalmamın imkanı yok. | Open Subtitles | العديد من المرات لا تُوجد هناك طريقة |
Tabii ortada yarışma falan yok. | Open Subtitles | لقد فازوا بها في مسابقة. -إلاّ أنّه لا تُوجد هناك مُسابقة . |
Gizemli Shakespeare hayranını daha fazla izlemenin imkânı yok. | Open Subtitles | لا تُوجد هناك وسيلة لتعقب المُعجب الغامض بـ(شكسبير) أكثر من ذلك. |
Bu koca yerde Max'in bir tane bile fotoğrafı yok. Hiç var olmamış gibi. | Open Subtitles | لا تُوجد هناك صُورة واحدة لـ(ماكس) في هذا الألبوم كله. |
Uyuşturucu falan yok. | Open Subtitles | لا تُوجد هناك مُخدّرات. |
Fikir falan yok. | Open Subtitles | لا تُوجد هناك فكرة. |
Plakası yok. | Open Subtitles | لا تُوجد هناك لوحة أرقام. |
Hiç sürükleme izi yok. | Open Subtitles | لا تُوجد هناك علامات للسحب. |
- yok. | Open Subtitles | لا تُوجد هناك أيّ وسيلة أخرى. |
- Problem şu ki hiç iz yok. | Open Subtitles | -المشكلة هي أنّه لا تُوجد هناك بصمات . |