Bunu her sene yapar. Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | نعم , انه يفعل هذا كل سنة لا شيء يدعو للقلق |
Endişelenecek bir şey yok. Ailen sadece kurbanın bir dostu. | Open Subtitles | لا شيء يدعو للقلق فوالديكَ مجرّد صديقين للضحية |
Tipik Donanma bürokrasisi. Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | قوانين البحريّة الطبيعيّة لا شيء يدعو للقلق |
Endişelenecek bir şey yok. Sadece bir yanlış anlaşılma. | Open Subtitles | لا شيء يدعو للقلق بشأنه، انه سؤ فهم فحسب |
Sizi seviyoruz. Birbirimizi seviyoruz ve Endişelenecek birşey yok. | Open Subtitles | نحن نحبّكم و نحبّ بعضنا الآخر, لا شيء يدعو للقلق. |
Lois, söz; her şey yoluna girecek. Endişe edecek bir şey yok. | Open Subtitles | أعدكِ أن كل الأمور على ما يرام، لا شيء يدعو للقلق |
- Endişelenecek bir şey yok 637. Küçük bir türbülanstan kaçınmanızı sağlamaya bakıyorum sadece. | Open Subtitles | لا شيء يدعو للقلق يا 637، فقط أريدك أن تتجنب بعض الإضطرابات. |
Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | يا رفاق هذه مجرد اضطرابات عادية لا شيء يدعو للقلق. |
Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | كلّ شيءٍ على ما يُرام، لا شيء يدعو للقلق. |
Yedek sistem devreye girdi. Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | بدأت النسخ الأحتياطي بالعمل لا شيء يدعو للقلق |
Endişelenecek bir şey yok. Bölgede hareketlilik oldu. | Open Subtitles | لا شيء يدعو للقلق فقط بعض النشاطات في المنطقة |
- Endişelenecek bir şey yok. - Anlamıyorsunuz! | Open Subtitles | ـ لا شيء يدعو للقلق ـ أنت لا تفهم |
Endişelenecek bir şey yok ancak kaptanımız güvenliğiniz için kemerlerinizi takmanızı işaret etti. | Open Subtitles | لا شيء يدعو للقلق لكن الكابتن شغل... علامة ربط الأحزمة للسلامة... |
- İyi... Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | أنت؟ الجميلة. لا شيء يدعو للقلق. |
Birkaç kontrol yapacağım, Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | سنقوم ببعض الفحوصات، لا شيء يدعو للقلق. |
Birkaç kontrol yapacağız. Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | سنقوم ببعض الفحوصات، لا شيء يدعو للقلق. |
Ama Endişelenecek bir şey yok. Şimdi düzeltiyoruz. | Open Subtitles | ولكن لا شيء يدعو للقلق نحن نصلحها الآن |
Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | لا شيء يدعو للقلق |
Endişelenecek birşey yok. | Open Subtitles | انه , انه لا شيء يدعو للقلق بشأنه |
"Burada Endişe edecek bir şey yok" diyorsun ve sonra Paris'te ananas olduğunu söylüyorsun. | Open Subtitles | انتي تقولين، انه شيء واضح لا شيء يدعو للقلق وبعد ذلك انه اناناس في باريس |
Ona polise gitmesini ve bunu göstermesini söyledim ama o endişelenecek bir şey olmadığı söyledi. - "Karım ölürse gelip ilk seni bulurum adi herif." Teşekkür ederim. | Open Subtitles | أخبرته أن يذهب بهذا إلى الشرطة -لكنّه قال أنّ لا شيء يدعو للقلق -إذا ماتت زوجتي، فسأقتلكَ أوّلاً أيّها الحقير" " |