"لا نضطر" - Traduction Arabe en Turc

    • zorunda kalmayalım
        
    • zorunda değiliz
        
    • zorunda kalmayız
        
    • zorunda kalmıyoruz
        
    • yapmak zorunda
        
    Böyle olsaydı, çağrı atmak zorunda kalmayalım diye bize söylerdi. Open Subtitles إذا كان هناك سيخبرنا حتى لا نضطر لنتصل به
    Silahını bırak biz de bizimkileri kullanmak zorunda kalmayalım. Open Subtitles إرمِ مُسدّسك حتى لا نضطر لإستخدام مُسدّساتنا.
    Sürekli seyahat etmek zorunda değiliz. Bu denli yıpratıcı bir hayata mecbur değiliz. Open Subtitles حيث لا نضطر للسفر دائماً، ولا نعيش حياة قاسية كهذه.
    Bu yüzden herkesin ruh halini ekşlendirmek zorunda değiliz? Open Subtitles لكي لا نضطر لتعكير مزاج الجميع؟ بعد هذه العطلة
    En iyisi 2 kişi bulmak, böylece şu hatunla yarışmak zorunda kalmayız. Open Subtitles يجب ان نجد متسابقان حتى لا نضطر للسباق مع هذه الفتاة هنا
    Umarım onu ıslahevine göndermek zorunda kalmayız. Open Subtitles أتمنى بأن لا نضطر لإرساله إلى الإصلاحية.
    Hiç mont giymek zorunda kalmıyoruz. Open Subtitles نحن أبداً لا نضطر بأَن نَلبسَ المعاطفَ.
    Çek Cumhuriyeti'nde kasırgalarla uğraşmak zorunda kalmıyoruz. Open Subtitles لا نضطر للتعامل مع الأعاصير في جمهورية (التشيك)
    yapmak zorunda kalmamayı dilediğimiz onlarca şey var. Open Subtitles هناك أشياء كثيرة نتمنى أن لا نضطر لفعلها
    Filmi baştan izlemek zorunda kalmayalım diye liste yaptım böylece parçaları birleştirebiliriz. Open Subtitles وضعت خريطة لما فهمناه من الفيلم لكي لا نضطر للرجوع للوراء
    Ve buna nihai silahımız olarak bakmalıyız kullanılabilirliğinden emin olduğumuz birşey, ama aynı zamanda, dua edelim de asla kullanmak zorunda kalmayalım. TED ونحن بحاجة إلى إظهار هذا المخزون كرادع مطلق شيءٍ ييجب ان نتأكد من توافره , ولكن في نفس الوقت, يجب علينا أن ندعو الله ان لا نضطر لاستعماله
    Remy Danton biz bir araya gelmek zorunda kalmayalım diye var. Open Subtitles "ريمي دانتون" موجود كي لا نضطر لأن نتقابل
    Roma'ya gelip bizimle birlikte yaşayacağı kanepede uyuyacağı ve kaldığımız bir sene boyunca dışarıda restorana gitmek zorunda kalmayalım diye yemeğimizi pişireceği konusunda espri yapıp duruyor. Open Subtitles وهي لا تنفك عن المزاح بشأن انها ستأتي لتعيش معنا في روما وستنام على الأريكة وتطبخ لنا كل الوجبات حتى لا نضطر للذهاب للمطاعم طوال السنة ونحن هناك
    Neyse ki belki de bunu yapmak zorunda değiliz. TED ولحسن الحظ، قد لا نضطر إلى ذلك.
    Aslında taşınmak zorunda değiliz. Open Subtitles ربما لا نضطر للانتقال حقاً
    Umarım mermi harcamak zorunda kalmayız. Open Subtitles أتمنى أن لا نضطر لإستخدام الرصاص
    Evet, umarım kullanmak zorunda kalmayız. Open Subtitles نعم, لنأمل بأن لا نضطر لإستعمالها أبداً

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus