Biz gelişigüzel kullanırız diye Tanrı bile isminin ne olduğunu bilmemizi istemiyor. | Open Subtitles | حتى الله لا يريد أن نعرف اسمه حتى لا يبدأ الجميع باستخدامه |
Çünkü davet sahibiniz, resim çektikten sonra onları internete koymanızı istemiyor. | Open Subtitles | لأنّ مضيّفك لا يريد أن تُلتقط صورته ويتم وضعها على الإنترنـت |
Oğlumun dün gece bir şey gördüğünü düşünüyorum. Ama o konuşmak istemiyor. | Open Subtitles | أعتقد أن أبنيّ, رأى شيئاً ليلة أمس لكنه لا يريد أن يتحدث |
bu şirketin bir parçası olmak istemeyen varsa, kapıdan dışarıya çıksın... | Open Subtitles | إلى من لا يريد أن يصبح جزءًا من هذه الشركة,فلينصرف خارجا |
Haber spikerini hapse göndermiş bir hâkim olmak istemediğini biliyor sadece. | Open Subtitles | مايعلمه أنّه لا يريد أن يكون القاضي الذي يسجن مذيع أخبار. |
Kimseye bahsetmek istemediği bir iş görüşmesine hazırlanmasına yardım ediyorum. | Open Subtitles | أني أساعده للتحضير لمقابلة عمل لا يريد أن يعلم بشأنها أحد |
Aldığına eminim. Benimle konuşmak istemedi demek. | Open Subtitles | أنا متأكّدة أنّهُ استلمها . و أنّه لا يريد أن يتحدّث إليّ. |
Burada her ne dönüyorsa birileri bunu hiç kimsenin bilmesini istemiyor. | Open Subtitles | أيّ ما يحدث هنا، أحدهم لا يريد أن يعرف أحد بشأنه. |
Pekala bina patladığı zaman içinde olmak istemiyor. | TED | وأنه لا يريد أن يكون بالمبنى عند انفجاره. |
Eve yüksek hızlı Internet bağlatmak istemiyor. | TED | فهو لا يريد أن يدخل الإنترنت السريع إلى المنزل |
Dünyada bir yer edinmeyi istemiyor, olduğu gibi kalmayı istiyor. | Open Subtitles | انه لا يريد أن يعلو مرتبه بالسلم الاجتماعي انه سعيد بوضعه الحالي |
Boston'un merkezine gitmek istemiyor. Evraklar derhal burada imzalanacak. | Open Subtitles | إنه لا يريد أن يذهب . وسيتم التوقيع على المحضر هنا |
Ordu, Moskova'da yaşananlar Paris'te de yaşansın istemiyor. | Open Subtitles | الجيش لا يريد أن يعانى فى باريس مثلما عانى فى موسكو |
Filmi bitirmek istemiyor, çünkü bunun son çalışması olduğunu biliyor. | Open Subtitles | أنه لا يريد أن ينهي هذا الفيلم لأنه يعرف أنه فيلمه الأخير |
Bulunmak istemeyen biriyle iletişim kuramam. | Open Subtitles | لا استطيع الأتصال بأحد لا يريد أن يجده أحد |
Sizi temin ederim, bu kuruluşta, ...mekiğin görevini tamamlayıp Winged Victory gibi geri döndüğünü görmek istemeyen tek kişi yoktur. | Open Subtitles | و أنا أوكد لك أن لا يوجد أحد في هذه المؤسسة لا يريد أن يرى هذا المكوك يكمل مهمته و يعود كالنصر المجنّح بنفسه |
Evin insan istemediğini söyledi. O yanılıyor. | Open Subtitles | لقد قالت أن المنزل لا يريد أن يسكنه أحد إنها مخطئة |
Hayatının geri kalanını profesyonel tenis ile geçirmek istemediği kesin. | Open Subtitles | إنه بالتأكيد لا يريد أن يكون مدرب تنس للأبد |
Balıklarla aynı odada olmak istemedi. | Open Subtitles | لا يريد أن يكون في نفس الغرفة مع الأسماك |
Gece yarısı kim bir telefon için sıraya girer bilmiyorum ama birileri beklemek istememiş. | Open Subtitles | لا أعرف من الذي يخطط لسرقة هاتف في منتصف الليل لكن شخص ما لا يريد أن ينتظر. |
Uyumak istemiyormuş çünkü rüyasında bir sonraki görevde öldüreceği insanları görüyormuş. | Open Subtitles | بأنه لا يريد أن ينام لأنه يحلم بالأشخاص الذين سيقتلهم لاحقاً |
Onun saygısını kazanmak istiyorsun, ama sana borç bile vermiyor. | Open Subtitles | تريد كسب احترامه لكنه لا يريد أن يقرضه لك حتى |
Yani, eğer bu adam onunla evlenmek istemiyorsa psikolojik olarak nedeni ne olabilir? | Open Subtitles | أَعْني،إذا كان هذا الرجل لا يريد أن يتزوجها بعد ذلك؟ نفسياً،ماذا يعني ذلك؟ |
Ölmek istemeyenler arkadan çıksa iyi olur. | Open Subtitles | من لا يريد أن يُقتل يخرج من الباب الخلفي |