"لا يغتفر" - Traduction Arabe en Turc

• affedilmez bir
• affedilemez bir
• bu affedilemez

Kendisi bize diyor ki, birisinin ellerini bağlayıp on dakika boyunca konuşmasına engel olmak affedilmez bir şeydir.
يخبرنا أن محاولة ربط شخص ومنعه من كلام شيء لا يغتفر.

Bazen yaşamaya devam edebilmek için affedilmez bir şey yapmamız gerekir.
فى بعض الأحيان تفعل ما لا يغتفر من أجل أن تستمر الحياه

Sevgili Anna Vasilievna seni terk ederek affedilmez bir hata yapmıştım.
الغالية (آنا فاسيليفنا) منذ أن إرتكبت خطأ لا يغتفر بفراقي عنكِ

Hedefine âşık olmak gibi affedilemez bir hata yaptığın için mi?
لانك قد فعلت خطأ لا يغتفر بوقوعك في حب هدفك ؟

Siz ikinizin yaptığı affedilemez bir şeydi.
الذي قمتم به انتم الاثنان كان شيئا لا يغتفر

Çoğu arkadaşım bunu yaptı, ama benim büyüdüğüm evde bu affedilemez bir şey.
كثير من أصدقائي يفعلون ذلك ولكن في بيتنا هذا ذنب لا يغتفر

Otoparkta neler yaptığını duydum, büyük çocuk ve bu affedilemez.
سمعت بما فعلت في ساحة السيارات أيها العظيم وذلك لا يغتفر.

- Halk için affedilmez bir şey.
إنه أمر لا يغتفر

affedilmez bir şey yaptığında.
وأنت فعلت شيء لا يغتفر

affedilmez bir şey yaptığında,
عندما تفعلين شيء لا يغتفر

Bu affedilmez bir şey.
أنه شيء لا يغتفر.

Üzgünüm, affedilmez bir hataydı.
انا اسفة ذلك كان لا يغتفر

Bir hayaletten kaçmak affedilemez bir davranıştır.
الهروب من شبح يعد نقصاً لا يغتفر من التراث

Kötü bir şey değil anne. affedilemez bir şey.
إنه ليس أمر سيئاً إنه شيء لا يغتفر

Şey sanırım kocaman, aptalca ve affedilemez bir hata yaptım.
...حسناً ،أظنني ارتكبت خطئاً جسيماً بليداً، لا يغتفر

Bu affedilemez bir hata. - Kesinlikle affedilemez.
انه امر لا يغتفر لا يغتفر علي الاطلاق

Nerdeyse affedilemez bir hata, Rahip.
خطأ لا يغتفر ايها الكاهن

generalin oglu icin bile bu affedilemez.
حتى لإبن الجنرال، هذا لا يغتفر.

Uzun zamandır, biliyorum... bu affedilemez.
لمده طويلة جداً أدرك انه... أمر لا يغتفر