Bu sırf Karmann Ghia'lar için geçerli değil. Vosvosların dışında, Tip 3 hatchbacklerde şu minik krep motorlarından vardı. | Open Subtitles | بالطبع هذا لا ينطبق فقط على المحركات العادية لديكِ السيارة البيتلز |
İyi günde kötü günde muhabbeti burada geçerli değil yani. | Open Subtitles | لذا مبدأ السرّاء والضرّاء لا ينطبق هنا. عمَّ تتكلمين؟ |
Benim durumum için geçerli değil bu! | Open Subtitles | من أبيه لإنه تحول ليكون مثله أعني ، لا ينطبق ذلك علىّ على الإطلاق |
Yani dünyanın yüzde 20'sine bu durum uymuyor. | TED | لذلك فهذا لا ينطبق على 20 في المئة من العالم. |
Washington ve Cherry'deki yalnız, erkek taksi şoförü metoda uymuyor. | Open Subtitles | اعزب، سائق سيارة أجرة ذكر على طريق واشنطن وشيري لا ينطبق عليه النمط |
Şey, dün geceden sonra, bunun benim için geçerli olmadığını düşünmüştüm. | Open Subtitles | امل ان هذا لا ينطبق علي - خاصة بعد ليلة امس |
Lütfen, bu örnek için geçerli olmadığını söyle. | Open Subtitles | أخبرني رجاءً أن ذلك لا ينطبق هنا |
Sıyrık denen şey çoğu insanın standartları altında... | Open Subtitles | حسناً، جرحي لا ينطبق على .. معايير أيّ أحد، لذا |
Ama - burada bir ama beklediğinizi umut ediyorum- ama bu herkes için geçerli değil. | TED | لكن -- وأرجوا أنكم تنتظرون كلمة لكن -- لكن هذا لا ينطبق على الجميع. |
Bizim için geçerli değil. En azından bu durumda değil. | Open Subtitles | ذلك لا ينطبق علينا ليس فى موقف كهذا |
Yani gizlilik kuralı pek geçerli değil. Şuna ne dersiniz? | Open Subtitles | لذا بند السرّية لا ينطبق حقاً كيف هذا؟ |
Benim güvenlik seviyemdeki biri için bu geçerli değil. | Open Subtitles | هذا لا ينطبق مع ناس لديها حصانة مثلي |
Ve bu sadece Amerika'da nesillerce yaşayanlar için geçerli değil, ama aynı zamanda Amerika'ya çoğunlukla başlangıçta metabolik bakımdan sağlıklı gelmiş ve sonraki birkaç yıl içerisinde her bir diğer Amerikalı gibi yüksek obezite ve diabet riski oluşmuş göçmen ve mülteciler için de geçerlidir. | TED | وهذا لا ينطبق على الناس الذين عاشوا في الولايات المتحدة لعدة أجيال فحسب، بل أيضًا على المهاجرين واللاجئين، والذين بالنسبة لأغلب مجموعاتهم كانوا أصحاء استقلابيًا عند وصولهم إلى الولايات المتحدة وخلال سنوات قليلة، أصبحوا في نفس خطر الإصابة المرتفع بالبدانة والسكري كباقي الأمريكيين. |
-Kurbanın tarifine uymuyor. | Open Subtitles | و من المقرر أن يكون على متن طائرة متجهة إلى لوس أنجليس اليوم لا ينطبق هذا الوصف على الضحية |
Çocuklar kalıba uymuyor. | Open Subtitles | هؤلاء الأطفال لا ينطبق عليهم النمط الإنتحاري |
Ama uymuyor çünkü sikim tamamen normale döndü. | Open Subtitles | لكنه لا ينطبق لأن قضيبي عاد الى وضعه الطبيعي وانه بخير اللآن |
Bu lafa sana uymuyor. Sen şeytandan bile çirkinsin. | Open Subtitles | هذا لا ينطبق عليك، أنت أقبح من مؤخرة الشيطان نفسها. |
Sıyrık denen şey çoğu insanın standartları altında... | Open Subtitles | حسناً، جرحي لا ينطبق على معاييرأيّأحد،لذا .. |