Tüm gecenin olaylar yüzünden tamamen gölgede kalacağının farkında değil. | Open Subtitles | إنّه لا يُدرك أن الغرض الكامل من المساء سيكون مُظلماً تماماً. |
Gittikçe çaresizleşiyor ve çığırından çıkmaya başladı henüz farkında değil ama büyük bir hata yaptı. | Open Subtitles | وإنّه يزداد يأساً وجُنوناً قليلاً، وإنّه لا يُدرك ذلك، لكنّه ارتكب غلطة فظيعة. |
Çoğu insan, GPS'in bir silah olarak soğuk savaş dönemindeyken savunma bakanlığı tarafından yaratıldığının farkında değil. | Open Subtitles | لا يُدرك معظم الأشخاص أنّه استعمل من طرف وزارة الدفاع خلال الحرب الباردة كسِلاح |
Kocan bu işin neler gerektirdiğinin farkında değil. Hâlâ konuşmalara inanıyor. | Open Subtitles | زوجك لا يُدرك ما يتطلبه الأمر مازال يُؤمن بالخُطب |
Adam acayip tarz olmuş ama tam farkında değil. | Open Subtitles | لأنه غني جدا لدرجة أنه لا يُدرك ذلك |
Lassie'nin hayaleti burada aramızda oturduğunu sanıyor ama araba kazasında tost olduğunun farkında değil. | Open Subtitles | (تقريبـًا كما لو كان شبح (لاسـي يظن أنّه متواجد هنا بيننـا لا يُدرك أنّه مات بالحادث |