Her yıl Paris'e gelir. Ne zaman geldiğini hep bilirim. | Open Subtitles | هو يأتي لباريس كلّ سنة، و أعرف متى يأتي بالتحديد. |
Salı mı, mösyö? En son 00.07'de Paris'e bir tren vardı. | Open Subtitles | أى يوم الثلاثاء ,كان القطار المتوجه لباريس الساعة12 وسبع دقائق ليلا |
Yani şirketini doğru yolda olduğunun güvenini sağladığına göre, Paris'e dönebilirsin. | Open Subtitles | والان تستطيعي الرجوع لباريس متأكدةً ان شركتك في طريقها الصحيح والدقيق |
Max, buraya bir dahaki sefere geldiğimizde seni Paris'e götüreceğim. | Open Subtitles | ماكس في المرة القادمة التي نأتي بها لهنا سأخذكي لباريس |
Roma'yı kahvesiz de seçebilme durumunda olmanız kahveli Roma seçeneğini üstün bir duruma soktu. Sadece kahvesiz Roma'ya karşı değil, Paris'e karşı da. | TED | حقيقة أن لديك روما بدون قهوة تجعل روما مع القهوة متفوقة. وليس فقط لروما بدون قهوة، لكن متوفقة حتى بالنسبة لباريس. |
Paris'e gitmek her kızın eline geçen bir şans değil. | Open Subtitles | ليست كل فتاة تتمتع بالحظ الكافي لكي تسافر لباريس |
Becereceğini düşünmesem seni Paris'e götürüyor olmazdım. | Open Subtitles | لم أكن لآخذك لباريس إن لم أكن أرى أنّكِ ستنجحين |
Paris'e giderken sınırı geçmeden Ventimiglia Via d'Eglici'de 3 numaraya uğramanız gerekiyor. | Open Subtitles | في طريقك لباريس وقبل أن تعبر الحدود علينا التوقف عند فانتيميغيلا فيا دي غليتشي , رقم ثلاثة |
Dinle bak, Pazartesi günü Paris'e dönmüş olmamız gerek. - Bir yemeğe çıkacağım. | Open Subtitles | اسمع، علينا العودة لباريس يوم الإثنين لدي موعد غداء |
Bankadan yine kredi isteyecekler. Haftaya Paris'e gidiyorlar. | Open Subtitles | وكي يحصل على مزيد من القروض من البنك، الأسبوع القادم سيذهبون لباريس |
Fransa'ya gidiyoruz. Sabah 5-6 sularında Paris'e varmış oluruz. | Open Subtitles | بالسفر شمالاً بفرنسا سنصل لباريس الساعة 5 أو 6 صباحاً |
Buna eminim. Paris'e 1000 km. Var. | Open Subtitles | حسناً، 700 ميل للذهاب لباريس وعبور الحدود |
Beni Corrigan'a götürmelisin. Beni Paris'e götürmek zorundasın. | Open Subtitles | عليك أن تأخذني إلى كوريغان عليك أن تأخذني لباريس |
Her Paris'e gelişimde yeni bir "izm" çıkıyor. | Open Subtitles | كل ما اأتي لباريس اجد الكثير من هذه النهايات الغريبة للكلمات |
Paris'e gelmeden önce Monçao'da ortaokula gitmiştim. | Open Subtitles | لقد ذهبت للمدرسة عندما كنت في موناكو قبل أن آتي لباريس |
Tenis için Paris'e giderseniz, Tenis biter, evinize dönersiniz. | Open Subtitles | أنت تذهب لباريس لحضور مباريات التنس و عندما تنتهي المباريات تعود لديارك |
Hayır. Hayır. Paris'e gideceğiz. | Open Subtitles | لا، نحن ذاهبون لباريس ، أستطيع الشعور بذلك |
Fransizlar, Almanlara merkezden saldirmak için ordularini trenle Paris'e tasiyarak, dogu'dan ayrildilar. | Open Subtitles | فسحب الفرنسيون قوات من الشرق ونقلوها لباريس عبر السكة الحديدية لمهاجمة جناح الجيش الألماني |
Ama önce New York'a uçmalıydım, sonra aktarmayla Paris'e geçecektim. | Open Subtitles | لكن كان عليّ ان اذهب لنيو يورك, ثم اخذ طائرة لباريس |
Gusteau' nin restoranı Paris'in en çok rağbet gören yeri. Beş ay önceden rezervasyon yaptırmak gerekiyor. | Open Subtitles | مطعم جوستو هو كالخبز بالنسبه لباريس أماكنه محجوزه لفترة خمسة شهور مقدما |
sonunda aynı hükümet oybirliğiyle kabul ettiği Parisin varlığını reddetti. | Open Subtitles | وفي نهاية المطاف فإن الحكومة ذاتها التي وافقت بالإجماع على الذهاب لباريس عادت لترفض ذلك |
İlk gün doğumunu Helen'in kollarında keşfeden güçlü Paris için dünya cazibelerinin ne anlamı vardı? | Open Subtitles | لماذا كانت كل سحر العالم لباريس الهائلة عندما وجد ذلك الفجر الأول بين ذراعي هيلين؟ |
Bir yıldır Paris'te değilim! Biraz eğlendik hepsi bu. | Open Subtitles | لقد عدنا للتو لباريس,ونحن نمرح. |